28 Ocak 2015
Avrupa’da faşizme karşı, insanlığın enternasyonal
anlamda tek vücut ve ortak bir ruh ile kavgaya tutuştuğu en etkili sahalardan
biri, şüphesiz ki İspanya’dır! Çünkü insanlık, İspanya’da yanlızca Franco faşizmine
karşı değil, onun müttefikleri olan Hitler ve Mussolini’ye, yani Avrupanın en
etkili üç faşist gücüne karşı direnmiş ve zafer elde etmiştir!
1936 ve 1939 yılları arasında, 53 farklı
ülkeden sayıları 32 ile 45 bin (kimi kaynaklar 60 bin diyor) civarında olduğu
düşünülen, gönüllü insanların oluşturduğu “Uluslararası Tugaylar”, özelde İspanya’da, genelde ise batı
Avrupa’da ki faşizmin yenilgisine önemli katkılar sağladılar. Ve enternasyonal
dayanışmanın hayat öpücüğü oldular.
Ve onların unutulmaz marşları, insanlık
için kavga edenlerin hala dillerinde fısıldıyor en sağır kulaklara! Ve marşın
girişinde ki o şiir, hala dillerimizde;
"Bir koridor gibi çın çın öten daracık sokaktan ayaklarını vura
vura uluslararası birlikler geçiyordu.
Kimler yoktu ki aralarında?
Uzun
saçlı aydınlar, inatçı komünistler, Nietzsche bıyıklarıyla yaşlı, Sovyet
filmlerindeki jönleri andıran yüzleriyle genç Polonyalılar, kafası tıraşlı
Almanlar, Cezayirliler, bunların arasına yanlışlıkla karışmış İspanyollar
denebilecek İtalyanlar, hiç kimselere benzemeyen İngilizler, Moris Tores'e ya
da Moris şövalyeye benzeyen Fransızlar... Hepsi de çelikleşmiş dimdik!
Kışlalarına
yaklaşıyorlardı ya, birden marş söylemeye başladılar. ve yeryüzünde ilk defa
olarak savaş düzeninde yürüyen her ulustan karmakarışık bir sürü adam,
enternasyonal'i bir ağızdan söylemiş oluyordu...
Kimselere
nasip olmayan böylesi bir kardeşleşmenin görkeminden titredi madrid. Coşkuyla
fısıldadı tek bir ağız gibi: Ve Madrid konuştu; “bizimle savaşmaya, bizimle ölmeye
gelmişler!” onların dil sorunu yoktu, dünyayı yaratan ellerinden tanırlardı
birbirlerini. No Pasaran sır değildi
onlar için. Ve hangi dilde verilirse verilsin anlarlardı “hücum!” komutunu. Yüzlerini
bile görmedikleri ispanya işçi ve köylüleri için aynı kahramanlık ve sadelikte
öldü onlar. Öldüler haykırarak! Diz çökerek yaşamaktansa, ayakta ölmek yeğdir! No Pasaran!"
Şimdi ise bu dizeleri Kobanê’de insanlık için
çarpışanların sesinden dinliyoruz! Ve onlar, Bugün Kobanê’de, insanlığın en ak sayfasına kanlarıyla bir tarih yazdılar…
Siyah bayrakları, siyah giyisileri, karanlık düşünceleriyle insanlığın üzerine
karanlık bir perde çekmek isteyenleri, Kobanê cephesinde yenilgiye uğrattılar. Kobanê direnişçileri, o kara tülü,
gecenin o karanlığını yırttılar, insanlığın aydınlık yüzü oldular!
İspanya iç savaşının sonlarına kadar 15
binden fazla kayıp verdiği düşünülen Enternasyonel Tugaylar içerisinde, sayısız
yazar, ressam, düşünür, gazeteci, entellektüel, politikacı ve sanatçı vardı.
Herşeyden önemlisi hepsi insanlığın onurunu savunan İNSAN’dı.
İspanya’lı devrimciler, Enternasyonel
Tugaylar lağvedildiğinde, özgürlük,
eşitlik ve kardeşlik uğruna
düşünceleri, kalemleri, çekiç ve keskileri, spatulaları ve fırçalarının
yetmediği yerde kanlarını da verebilecek kırmızı karanfilli, siyah atkılı
dostlarını büyük bir törenle ülkelerine gönderdiler.
Barcelona’da 1938’de
“Enternasyonal Tugaylar” dağıtılırken yapılan veda konuşmasında İspanya’lı
devrimciler şunları söylediler onlara;
“Yıllar
geçtiğinde ve savaşın yaraları kapandığında, çocuklarınıza Enternasyonel Tugaylardan bahsedin. Onlara, bu insanların nasıl
herşeylerini bırakıp buraya geldiklerini ve bize “buradayız çünkü İspanya'nın davası bizim
davamızdır.” dediklerini anlatın. Onların binlercesi İspanya topraklarında
kaldılar. Gururla gidebilirsiniz artık. Siz tarih, siz destansınız. Siz kardeşliğin
ve demokrasinin
evrenselliğinin kahraman
örneklerisiniz! Sizleri unutmayacağız, ve barışın zeytini uç verdiğinde, geri
dönünüz!”
Çünkü, o gün İspanya sadece İspanya
değildi. İspanya, halkların umudu, geleceğiydi. Bugün ise Kobanê sadece Kobanê değil. Kobanê bu gün, Ortadoğu’da ki
karanlık rejimlere, dinsel-tinsel baskılara, özgürlüğe ihtiyaç duyan ve onu
isteyen halkların umudu, ve nasıl kazanması gerektiğinin somut bir ifadesidir! Formül
çok basittir. İnanmak, birlikte hareket etmek, direnmek, savaşmak ve kazanmak! Kobanê bunu yaptı. Bunun içinde
başardı.
Ne spartaküslerden buyana dağ başlarında
yakılan ateşler, ne İspanya’da, ne Moskowa’da ne bugün Kobanê’de ki direniş ve yengiler, nede modern
aydınlanma araçları, belki karanlığı hepten yenemedi! İnsanlığı tehdit edenleri
ve onların oluşturduğu korkuları yok edemedi. Gece hala olması gerektiğinden uzun,
hala karanlık ve hala korkuları beslemekte zehir sütüyle! Ancak, dün
İspanya’da, Moskowa’da Stalingrat’ta, bugün ise Kobanê’de gecenin karanlığı yırtıldı!
Hakimiyeti şimdilik durduruldu/engellendi…
‘Şimdilik’ diyorum, çünkü insanlık
bunun farkına varmaz ve bir araya gelmez ise, karanlıkların orduları insanlığa
karşı yeniden ve yeniden harekete geçecektir!
Zaman içinde yaşadık,
gördük, tanıklık ettik; gece hırsızın, zalimin, katilin, kötülerin,
uğursuzların sunağı oldu hep. Karanlığı ile güzeli vuran, iyiyi yok eden,
sevgiye dair ne varsa gözden ırak tutan, onu dar ve karanlık çıkmazında boğmaya
çalışan oldu. 134 gündür Kobanê’yi karanlığıyla kuşatıp,
Kobanê’nin ‘yanlızlığında’ onu, özünde
ise insanlığı teslim almaya çalıştılar! Kobanê insanlığı savundu ve onu korudu. İnsanlığın aydınlık
yüzü oldu!..
Kobanê’de faşizmin yanilgisi için
çarpışıp can vermiş yiğitler,
tüm dünya halklarının faşizme karşı mücadelesinin ebedi sembolleri oldular. Kobanê, 21.yüzyılın unutulmayacak direnişi ve
savunma savaşı oldu. Onun için de Kobanê, bugün Everest’ten daha yüce duruyor!
Bugün, Kobanê özgülünde, İspanya devrim hareketinin öznesi olan
sloganı daha güçlü bir ses ile, hep beraber haykıralım;
https://www.youtube.com/watch?v=CK4o9wf13fo&feature=youtu.be&list=RDCK4o9wf13fo