21 Temmuz 2016 Perşembe

Bir kitap ve bir hareketin Portresi!..

(Kaypakkaya geleneğinin tarihine kısa bir bakış)
H.GÜRER
21 Temmuz, 2016



Genel olarak dünyanın ve insanlığın, özel olarak da çeşitli uygarlıkların ve toplulukların tarihlerinin, kuşaktan kuşağa yüz yıllardır aktarımının en önemli aracı şüphesiz yazıdır. Yazının bulunuşu, insanlığın en önemli buluşlarından biri olmakla beraber, yine insanlığın hafızasının da bin yıllarca kaydedilebilmesinin en önemli araçlarındandır. O halde, tarihi yazılmamış topluluklar belleksiz, hafızasız topluluklardır! Yazılmamış tarihler okunup bilinemeyeceği gibi, sözlü aktarımlar ise manipülasyona açıktır. Kolayca çarpıtılabilir!

19 Temmuz 2016 Salı

Marksist tevekkül topluluğu!


H.GÜRER
19 Temmuz, 2016


İki gün önce bir yazı yazmıştım. "Bir/1 olmak, yaşamı ve geleceği kazanmak!" Diye... Orda esasen bugüne vurgu yapmaya çalışmıştım. "Ohal" demesemde, birlikte olmanın zamanı demek istemiştim! Ama "bekle-gör" yaklaşımı genel olarak kronik bir handikapımız olduğundan, Türkiye devrimci hareketi reflekslerini harekete geçiremedi! Onlar hala "darbe kalkışmasının ayrıntılarını incelemeye" çalışıyorlar! Sersemlemiş haldeler. Sanki kendilerine karşı bir darbe girişimi olmuşta, sersemlemeleri bundan!

17 Temmuz 2016 Pazar

Bir/1 olmak, yaşamı ve geleceği kazanmak!


H.GÜRER
16 Temmuz, 2016


Kiminle konuşursanız konuşun, herkesin mevcut duruma, gidişata dair ciddi eleştiriler yapmasıyla karşılaşırsınız. Kiminle konuşursanız, “kimse yan-yana gelmiyor, kimseyle bir şey yapılmaz” denilen depresif haller görürsünüz. Kimsenin kimseleri sevmediği, bir araya gelmediği garip haller. Oysa herkesin bir arada olmaya ne kadar çok ihtiyacı var! Bir araya gelmeyenlere “bir’ey olarak üzerine düşeni yap” dersin, onu da yapmaz. “Bir” kişi ile bir şey olmaz/değişmez” denip işin içinde çıkarlar/çıktıklarını sanırlar. Ama sorunlar çözülmez, orta yerde büyüyerek durur. “Bir”ey, yada “1” olmak küçümsenir, önemsenmez! Oysa yaşamda ne kadar tayin edici ve önemlidir. Niceliğin önemi olmasaydı nitel değişimlerden söz edilebilir miydi? Ya peki “Bir” olmasaydı, iki-üç’ten?

Bütün bilimlerin temel kaynağı ve evrensel bir anlaşma dili olan Matematik, yer ve zamana bağlı olmadan, her dilden ve renkten, inançtan insanın ortak düşünce ve aynı zamanda konuşma aracıdır. Bu araç, Nümeroloji bilimiyle, doğada ki pek çok şeyde ve insan vücudunda karşılaşılan “altın-oran”ı denilen sayısal değerleri tespit ederek, kozmik fiziğin yasalarını ve evrenin anahtarını oluşturur! Bu anlamıyla da sayıların belirleyici gücü küçümsenmemelidir. Aksi halde, “1”e verilen anlam ve değer olmaz ise, 2-3-5 dizinine sahip olunamayacaktır!

Bir “askeri darbe” provasına dair an-be-an yapılan öngörüler ve çözümlemeler!



H.GÜRER
15-16 Temmuz 2016



15 Tammuz Cuma 2016 günü, saat 22:00 sularında başlayan “darbe girişimi”ne ilişkin izlenimlerimizi an-be an WhatsApp vb. sanal paylaşım ağlarında ki gruplardan an be an paylaştık. Paylaştığımız öngörülerin hepsinin doğru çıkmış olduğunu aşağıda ki yaklaşımlardan okuyucu arkadaşlarda görecektir. Aşağıdaki aktarılanlar WhatsApp yazışmalarının direk aktarılmış halidir ve yalnızca telefondan yazıldığı için oluşan kimi yazım hataları ile aralara arkadaşların yazdığı yorumların girmesinden kaynaklı kopukluk oluşan değerlendirmelerimizi bir araya getirerek kısmen düzenlenmiştir. İçerik ve muhtevaya dair ufak bir değişiklik söz konusu değildir, ilk yazıldığı ham haliyledir.

İlk msj, Türkiye’de ki kimi dostlarımızla görüştüğümüz gruplara ve kimi arkadaşlara tekil olarak atılmıştır. Şu şekildedir:

(Saat 21:37. 15 Temmuz Cuma/2016)
Slm, bu toplu bir mesajdır. Arkadaşlar, Türkiyede ki son dakika haberlerinde TV'lerde askerin ‘darbe’ yaptığına dair bilgiler geçiliyor. Nedir oralarda durum? Sizin gözlemleriniz nedir bu duruma ilişkin? Bölgelerinizdeki gelişme ve gözlemleri aktarırsanız sevinirim. Bu saatte köprüler kapatılmış asker tarafından! Sokaklarda askerler tanklarla dolaşıyor. Bu görüntüleri izlerken "yoksa askeri darbelerin yolu ve yöntemi mi değişti?" diye soruyor insan kendisine. Ülkemizde her 10 yılda bir gerçekleşen askeri darbelerden, gerekse insanlığa dönük bir çok kıtada yürütülen bu tür askeri darbelerin tarihlerini okuyup incelediğimizden kaynaklı az çok aşinayız darbelere. Askeri darbeler hep sabaha karşı ülke/insanlar uyurken gelir! Önce sivil bürokrasinin tepesinden başlanır, hepsi tutuklanır, aynı anda iletişim-bilişim aygıtları (TV, Radyo, İnternet vs.) ele geçirilerek meclis vs.ye el konur... Fakat bu olay oldukça garip, hiç askeri bir darbeye benzemiyor. Zira,  TSK içinde askeri darbeyi yapacak güçte bir akım kaldı mı? Balyoz-Ergenekon vs. ile Kemalist damar ezildi, tasfiye edildi. Geriye cemaat uzantıları kalıyor. Onların ordu içindeki güçleri de  tek başlarına darbe yapacak kadar var mı?!  Ya da bu operasyonla kendi iktidar ettiklerini  alaşağı etmekten çok, güçlendirecek bir hamle mi yapılıyor? Bana göre son 'ihtimal' daha kuvvetli bir olasılık. Bunu gelecek kısa zaman içinde göreceğiz. Fakat her ne olursa olsun Türkiye halklarını iyi şeyler beklemiyor. Bugünden sonra Türkiye halkları açısından iyi şeyler olmayacağı çok açık. Görüşmek üzere... Sevgiler…