Bilim
ve İnsan…
H.GÜRER
25 Eylül 2016
Galaksi, yıldızlar ve evren… Tüm bunlar içerisinde sadece yaşamın
olduğunu sandığımız “küçük” dünyamız! İnsanın görüp 'anlayabildiği' kadar
yıldızlar ve evren içerisinde kendimizden ibaret saydığımız “basit” Galaktik
evimizdeki yaşam! Oysa ne kadar basit, acı ve “küçük”
bir düş gücü... Halbuki, çok değil, birazcık merak duyan herkes bir kaç
dakikasını dahi ayırdığında, sadece bizim
küçücük toz fırtınalarıyla kavrulan galaksimiz Samanyolu’nda, iki yüz milyar yıldız bulunduğunu zorlanmadan öğrenecek
ve bunu göz önüne alarak, bir galakside iki trilyona yakın gezegenin varlığını
da pek âlâ bilecektir… Bunun
önemi, şüphesiz entellektüel bir bilgi edinimi olarak değil, yaşamı, dünyayı,
evreni bu bilinçle düşünmek ve yorumlamak için önemlidir.
H.GÜRER
11 Eylül 2016
Kütüphanemde ‘Dört Büyük Kutsal Kitap' da mevcut. Öyle, kütüphanemde
bulunsun, laf olsun beri gelsin diye değil. Zaman zaman Kur’ân-ı Kerim’in
Türkçe Meâline ve Bilinen dört İncil’i (Matta, Luka, Markos, Yuhanna) içeren
yeni Kitab-ı Mukaddes’e göz atarım. İçindeki
hikâyeleri eskiden beri ‘büyülenerek’ okurum. ‘Matta’ ve ‘Yuhanna’
bölümlerinden bilirim, Hristiyan âleminin en kötü, en lanetli hikâyeleri,
İsa’nın 12 havarisinden biri olan Judas (Yahuda) üzerine olduğunu. Yine
burdan bilirim, Yahuda’nın ölümü ile anlatılan iki çelişkili
suretin bulunduğunu!
‘Kutsal Kitap’ içerisinde yer alan hikâyelerdeki rivayetlere göre Yahuda,
30 gümüş için İsa’ya ihanet eder. Meşhur ‘Son
akşam yemeği’nde, İsa havarileriyle yemek yerken şöyle der; “Size doğrusunu
söyleyeyim” dedi “Sizden biri, benimle yemek yiyen biri bana ihanet edecek.” Sonra ‘Gestemani Bahçesi’ denilen yere giderler. Burada İsa uyuyup dinlenen havarilerine “Yeter!
Saat geldi. İşte insanoğlu günahkârların eline veriliyor. Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!” der.