H.GÜRER
19 Ocak 2017
17-18-19 Ocak 2017 tarihilerinde Orhan Pamuk Instagram hesabında yapılan bir paylaşıma, kelimesi
kelimesine aynı olmasa da buna yakın ifade ile şöyle yazmıştım; “Hocam,
kendinizin dışında bir şeyler de paylaşsanız iyi olur. Dünya sadece siz ve
kitaplarınızın etrafında dönmüyor. Paylaşımlarınızın hepsi size ait. Dünya’da
ve Türkiye’de bir sürü şey yaşanırken sizin dünyaca tanınmış Nobel ödüllü bir edebiyatçı
bir aydın olarak paylaşımlarınızın yalnızca kendinize ait olması ne garip.” yaptığım
bu yoruma birkaç kişiden hesaba yanıt geldi.
Bu
yanıtlara yorumlar yazdım. Ancak ikinci yorumlarımla beraber diğer yorumlarda silinince
aşağıda yazdığım üçüncü yorumu kaybolmaması, manipüle edilmemesi için kopyalamayı
doğru buldum. Çünkü diğer yorumları kopyalamak için geç olmuştu. Hepsi Orhan Pamuk Instagram hesabı tarafından sansürlenmiş/silinmişti.
* * *
(…)
“
(…) Şüphesiz her konuda açıklama yapma zorunluluğu yok. Fakat bir ülke insanı o
ülkenin "aydın"ı olan kişilerden ne bekler? Tabi ki ülkesinin
karanlıkta olan yanlarına ışık tutmasını. Bunu yapamayan bir "aydın"
dibini aydınlatamayan mum misalidir! Aydın insan başta kendi Aydını olduğu bir
ülkenin insanlarının yaşadıklarına, sonrada yaşadığı dünyanın sorunlarına karşı
atıl kalıyorsa, bunu da bizler "dili-damağı yanmış" olarak açıklayıp
savunma yaparsak on(lar)a hak etmediği bir misyon yüklemiş oluruz! Ülkemizde ve
dünya da kendisine böyle "aydınım" diyen binlercesi var oysa değil
mi? Ve yine “demokrat, aydın” kavramları silikleştiği için herkesin “kendine
göre aydını olduğu bir dünyası” da var. Sayın Orhan Pamuk bunun tipik
örneklerinden biridir!
Arkadaş
"Orhan Pamuk bu ülkede kimsenin söylemeye cesaret edemediği şeyleri
söylemiştir." Vs. diyor. Neymiş sayın Pamuk'un söylediği ve kimseciklerin
cesaret edip söyleyemediği şey? Siz sadece sayın Pamuk'a kulağınızı
kabartmışsanız bu sizin vahim ve üzücü durumunuz. Ancak bu ülkede yüzlerce
aydın, yazar çizer, gazeteci vs. sayın Pamuk’tan çok çok yıllar önce dile
getirdi sayın Pamuk'un 3-5 ifade ile dile getirdiklerini. Hem de öyle utangaçça
3-5 kelime ile değil, köşe yazılarıyla, kitaplarla, belgesellerle... En açık
örneği sevgili Hrant Dink'tir. Yaşar Kemal'dir. Ahmet Kaya'dır. Yusuf Hayaloğlu’dur.
Ve daha yüzlercesi...
Arkadaş
“Orhan Pamuk yaptığı bu açıklamalar yüzünden toplumsal linçe uğradı.
Korumalarla gezmek zorunda kaldı. (…) Orhan Pamuk her şeye açıklama
yapamayacağını aksi halde işini icra edemeyeceğini açıkladı.” Diyor. Sizin
dediğiniz gibi sayın pamuk korumalarla gezdi belki. Ancak sevgili Hrant Dink değil
koruma, altı delik olmayan ayakkabı ile dahi gezemedi. Amerikalarda yaşama
zenginliğine sahip olsaydı istiklalde katledilmezdi! Ya da sayın Fazıl Say,
yaptığı açıklamalarla az mı sorun yaşadı? Yada yaşıyor? Ne yaptı? Geri adım
atıp köşesine mi çekildi? Ya da açıklamalar yapması konser vermesini/işini icra
etmesini mi engelliyor? Bir zahmet bakınız sayın fazıl sayın Instagram
hesabına. Kendi gözlerinizle görün aydın olmanın gereklerini nasıl yaptığını.
Yoksa sayın fazıl sayın parası yok, instegramını sayın Pamuk gibi yönlendirecek
adam bulamıyor da kendisi mi bu parasızlığın yüzünden hesabını kullanmak
zorunda kalıyor!!!
Bu
ülkede kimse hak ettiği değeri, sahiplenilmeyi ne yazık ki görmüyor. Sayın Pamuk
saldırılara karşı şüphesiz sahiplenilmeli. Ancak üzülerek gördüğüm şey sayın Pamuk'tan
çok daha tutarlı, yürekli, cesur ve aydın olma kimliğini çok daha fazla
koruyan, taşıyan ve yerine getiren kimseler siyasi iktidarla kafa-kafaya
gelmelerine, toplumsal linçlere maruz kalmalarına karşın aynı şekilde
sahiplenilip korun(a)mamışlardır!
Ahmet
Şık, Can Dündar ve daha yüzlerce yazar-gazeteci bunların tipik
örneklerindendir. Gözümüz bir şeyi görüyor diğer bir şeyi görmüyorsa burada
akılsal bir körlük söz konusudur. Tedavisi şüphesiz mümkündür. Ön tedavisi ise
objektif olmaktır!
Yine
arkadaşımız "kendisinin duyarlılığını sorgulamaya kalkanların önce Orhan Pamuk'un
yaşadıklarını göze alma cesareti göstermeleri gerekir" demiş. Doğru söze
bir şey denmez. Ama bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olana söyleyecek çokkkk
sözümüz var.
Sayın
Pamuk'un “göze aldığı”nın daha ötesinde şeyler göze alıp, ağır bedeller ödemiş
birine bu sözleri yazmanız "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi"
olduğunuzun açık bir ifadesidir. Sayın Pamuk'un dile getirdiği 3-5 şeyi, çok
daha öncesi yıllar 3-5 şeyle sınırlı bırakmamış daha da fazlasını dile
getirmiş, ardından günlerce ağır işkencelerden geçirilip yıllarca hapis
yatırılmış, ardından yıllarca sürgünde kalmış birisiyim. Öyle sayın Pamuk veya
başkaları gibi "ünlü" olmadığımız için yaşadıklarımızı insanlara
duyuramadan sesimiz boğuldu köhne hücrelerde. Onun için biz bu ülkede bedel
ödemeyi öyle uzaklardan, sırça saraylardan kahvesini yudumlayarak görerek
değil, yaşayarak biliriz.
Bunların
hepsinin belgesini mi istersiniz? Yoksa saydıklarımdan daha da fazla ödenen
ağır ve acı bedellerin listesini mi yapayım?! Onun için kalkıp
"cesaretten-bedelden" bahsedeceğiniz zaman karşınızda ki insanı
tanıyın öyle yazın! Hem bırakın da buna “cesaret” edemeyenlerin de söz hakkı
olsun!
Sonuç
olarak; bu ülkede aydın ve demokrat olmanın güzellikleri var. Ancak bedeli de
var. Bu bedel göze alınamazsa hiç biri olunamaz. Karşılaştığınız birkaç sıkıntı
karşısında da "benden bu kadar ben bedelimi ödedim" diyerek kenara
çekilebilirsiniz. Ama hala aynı övgü ve saygıyı beklemeniz yanlış olur.
Diyeceğim şu ki, gerçek anlamda sahiplenilmesi gereken aydın ve demokratlar hak
ettiği şekilde sahiplenilmez ama sayın Pamuk gibi bu misyonun altında kalmış,
ezilmiş, yerine getiremeyenler abartılı bir şekilde sahiplenilir! Ülkede ki bir
çok şey gibi ters giden şeylerden biri de budur! Sayın Pamuk şüphesiz sahiplenilmeli.
Fakat neden bir Fazıl Say, Ahmet Şık, Can Dündar aynı oranda sahiplenilmiyor?
Yada sevgili Hrant Dink, Ahmet Kaya vd. sahiplenilmedi?”
* * *
Belirtmeliyim
ki, Orhan Pamuk’un bir çok şeyi parasıyla yaptırdığını sanırız tüm dünya
biliyordur. Kitaplarını dahi edebiyatçılara yazdırdığını iddia eden kesimlerde
söz konusu. Bu iddia ne kadar doğrudur bilemeyiz. Keza bizi de çok
ilgilendirmiyor. Ancak, Instagram hesabını kendisi yönlendirmeyebilir. Ücret
karşılığı birileri sosyal hesapları ile ilgileniyordur. Böyle dahi olsa, yalnızca
3/1’ini yukarıda aktarabildiğim yazışmaların kendisinin bilgisi dahilinde
olduğu, kendisine dair yazılan gerçekler karşısında rahatsız olup sildirdiği/sansürlettiği
ise güçlü bir ihtimaldir.