(Sinan GÜRER anısına…)
H.GÜRER
Yaşanmamış günler bırakarak, bir rüzgâr gibi geçmekteydi Ağustos. Sıkıntıyla
dolu yüreğinin yorgunluğu, uyumasına izin vermedi o gece. Akrep yelkovanı
yutmuş, zaman durmuştu… Sıkıntılı ve uykusuz uzun bir geceydi. Nihayet gece seher
vaktine evrildiğinde bostanına atmıştı kendisini. Sıkıntısına en iyi ilaçtı
toprak. İpil-ipil usulca dökülen yağmur, kuruyan toprağı öpüyordu. Ektiği
sebze, meyve ve çiçeklerle uğraşıyor, yumuşamış toprağı, incitmeyen elleriyle
işliyordu. Toprak, derinliklerindeki
hayatın serinliğini üfürüyordu yüzüne. Binbir ot, çiçek, meyve ve sebzenin
kokusundan sarhoş olmuş bir güne uyanıyordu doğa. Bedenine sığmayan rahatsız
edici sıkıntıdan eser kalmamıştı. Uykusuz ve yorgundu ama huzurluydu.