17 Temmuz 2016 Pazar

Bir “askeri darbe” provasına dair an-be-an yapılan öngörüler ve çözümlemeler!



H.GÜRER
15-16 Temmuz 2016



15 Tammuz Cuma 2016 günü, saat 22:00 sularında başlayan “darbe girişimi”ne ilişkin izlenimlerimizi an-be an WhatsApp vb. sanal paylaşım ağlarında ki gruplardan an be an paylaştık. Paylaştığımız öngörülerin hepsinin doğru çıkmış olduğunu aşağıda ki yaklaşımlardan okuyucu arkadaşlarda görecektir. Aşağıdaki aktarılanlar WhatsApp yazışmalarının direk aktarılmış halidir ve yalnızca telefondan yazıldığı için oluşan kimi yazım hataları ile aralara arkadaşların yazdığı yorumların girmesinden kaynaklı kopukluk oluşan değerlendirmelerimizi bir araya getirerek kısmen düzenlenmiştir. İçerik ve muhtevaya dair ufak bir değişiklik söz konusu değildir, ilk yazıldığı ham haliyledir.

İlk msj, Türkiye’de ki kimi dostlarımızla görüştüğümüz gruplara ve kimi arkadaşlara tekil olarak atılmıştır. Şu şekildedir:

(Saat 21:37. 15 Temmuz Cuma/2016)
Slm, bu toplu bir mesajdır. Arkadaşlar, Türkiyede ki son dakika haberlerinde TV'lerde askerin ‘darbe’ yaptığına dair bilgiler geçiliyor. Nedir oralarda durum? Sizin gözlemleriniz nedir bu duruma ilişkin? Bölgelerinizdeki gelişme ve gözlemleri aktarırsanız sevinirim. Bu saatte köprüler kapatılmış asker tarafından! Sokaklarda askerler tanklarla dolaşıyor. Bu görüntüleri izlerken "yoksa askeri darbelerin yolu ve yöntemi mi değişti?" diye soruyor insan kendisine. Ülkemizde her 10 yılda bir gerçekleşen askeri darbelerden, gerekse insanlığa dönük bir çok kıtada yürütülen bu tür askeri darbelerin tarihlerini okuyup incelediğimizden kaynaklı az çok aşinayız darbelere. Askeri darbeler hep sabaha karşı ülke/insanlar uyurken gelir! Önce sivil bürokrasinin tepesinden başlanır, hepsi tutuklanır, aynı anda iletişim-bilişim aygıtları (TV, Radyo, İnternet vs.) ele geçirilerek meclis vs.ye el konur... Fakat bu olay oldukça garip, hiç askeri bir darbeye benzemiyor. Zira,  TSK içinde askeri darbeyi yapacak güçte bir akım kaldı mı? Balyoz-Ergenekon vs. ile Kemalist damar ezildi, tasfiye edildi. Geriye cemaat uzantıları kalıyor. Onların ordu içindeki güçleri de  tek başlarına darbe yapacak kadar var mı?!  Ya da bu operasyonla kendi iktidar ettiklerini  alaşağı etmekten çok, güçlendirecek bir hamle mi yapılıyor? Bana göre son 'ihtimal' daha kuvvetli bir olasılık. Bunu gelecek kısa zaman içinde göreceğiz. Fakat her ne olursa olsun Türkiye halklarını iyi şeyler beklemiyor. Bugünden sonra Türkiye halkları açısından iyi şeyler olmayacağı çok açık. Görüşmek üzere... Sevgiler…



Kısa sürede arkadaşların çoğundan gelen aktarım ve yaklaşımlarla birlikte, medyadan an-an edinilen küçük bilgiler karşısında aşağıda ki yaklaşımlar ve öngörüler yapılmaya başlanmıştır…

(Saat 22:06. 15 Temmuz Cuma/2016)
Gelen bilgiler gösteriyor ki, bir darbe girişimi var. Ancak ülkenin hatırı sayılır darbe geçmişine karşın "acemice" yada bilinçli olarak bir "acemilik" de diyebileceğimiz durum ortada! Muhtemelen darbe başarıya ulaşamayacak! Böyle bir darbe dünyada eşi benzeri görülmemiş sanırız. AKP kitleleri asker üzerine sürse dahi girişimi boğacaktır! Haberlerden anladığımız kadarıyla sivil bürokrasi, parlamento ve parlamenterler ele geçiril(e)memiş. Medya keza öyle! Yollar tutularak da bu iş olmayacağına göre, askeri bir darbenin gerçekliğinden bahsetmek saçma olur! Bu girişim bana göre "başarısız" sonuçlanacaktır. Tabi gerçekten bir "başarı" elde edilmek isteniyorsa! Zira, gerçekten koca bir senaryodan ibaret olup olmadığını bilemiyoruz. Bunu da zaman gösterecektir... Ancak bir gerçek var ki hiç inandırıcı gelmiyor olup bitenler. Bu şekilde, bırakalım bir ülkeyi askeri darbeyle ele geçirmeyi, bir belediye dahi ele geçirilemez. Bunları derken askerin darbe yapmasını savunduğumuz kesinlikle anlaşılmasın! Askeri darbe demek faşizm, katliam, dipsiz bir karanlık demek. Her koşulda karşı olunmalıdır. Burada anlatmaya çalıştığımız geçmişte kendi ülke özgülümüzde ve dünya genelinde yaşanan askeri darbelerin örgütlenişini vs. göz önüne aldığımızda bunun çok sıradan ve basit bir girişim olduğu ortaya çıkıyor. Bu yüzden de insanın aklına "acaba bir senaryo mu?" geliyor. Böyle bir şey kimin işine yarar dersiniz? Tabi ki siyasi iktidarın... Bu durumda kitleler dikkatli olmalı, aksi halde çimen misali fatura kitlelere çıkabilir!..

Bu öngörümüze gruptaki bir çok arkadaştan gelen çeşitli yanıtlardan, bizim verdiğimiz karşı yanıtlardan dolayı dar bir polemik süreci yaşanmıştır. “Henüz erken bekleyip görelim. Sabah tam net belli olur. Acele etmeyin” türünden yaklaşımlara karşın, gelişmelere dair şunlar öngörülüp yazılarak tartışmaya, fikir yürütmeye devam edildi.

(Saat 23:32. 15 Temmuz Cuma/2016)
(…) Derdimiz şu; iç bir çatışma yaşanabilir! Bu vb. konularda reflekslerimiz aktif olmalı. Kitlelere dikkat etmesi gereken noktalarda öngörülerde bulunulmalı! Bekleyip görmekle olmuyor bu iş. Sabaha kadar öngörülecek şeyler geç olmuş olabilir!!! “Bekleyip-görmek” yaklaşımı apolitik  bir tutumdur!

(Saat 23:37. 15 Temmuz Cuma/2016)
RTE an itibariyle kitleleri sokağa çağırarak kitlelerin karşı konulmaz muazzam gücünü arkasına alarak iktidarlarını kaybetmeme çabası içinde! Bence başarılı da olacak. Yukarıda yazdığımda da belirtmiştim "AKP kitleleri asker üzerine sürse dahi girişimi boğacaktır!" demiştim. Öyle de olacak. Arada olan kitlelere oluyor! Oysa bizler şu an sosyal medya üzerinden ulaşabildiğimiz kadar kitleye ulaşıp, makul ve öngörülü bir politik perspektif sunabilsek, bu durumda kitlelerin çıkarına uygun yönelim belirleme iradesi gösterebilsek, kitleleri arkadaşın da dediği gibi 'üçüncü bir cepheye' doğru yöneltebilsek fenamı olur!!!! Tabi ki olmaz. Ancak o 'üçüncü cephe' dediğimiz cephe ne yazık ki söz konusu değil!..

(Saat 23:43. 15 Temmuz Cuma/2016)
Darbeci askerler medyayı bir bütün olarak ele geçir(e)medi. Buda RTE cephesinde kitlelerin meydanlara dolması çağrısına zemin hazırladı. Bu durum, büyük bir iç çatışmayı yaratabilir. Kitleler ile asker arasında bir çatışma büyük kayıplara neden olabilir! Darbeyi düşünen asker, medyayı ele bir bütün ele geçirmeyi düşünmemiş midir? Düşünmüştür! Peki Neden yapmamıştır? Darbe girişimi, mevcut siyasi iktidarı ve RTE'yi daha da güçlendiren bir eyleme dönüşecektir! O halde bu girişim kimlerin işine yarıyorsa, aslında girişimin başında da onların olduğunu düşünmek çok mu zor?

(Saat 23:44-23:47. 15 Temmuz Cuma/2016)
Darbe başarısız olursa (ki bence yine belirtiyorum olacak!), AKP; “görün biz darbeyi boşa çıkardık, biz olmazsak, askeri vesayet altında, postal altında halkımız yıllarca ezilecekti” diyeceklerdir! Uzun yıllar bunun üzerinden iktidarlarını ve güçlerini tesis edecektirler. Hedefledikleri ülkeyi yaratma süresini kısaltmış olacaktırlar. Şimdi medyadan konuşmalar geliyor. Çok emin ve net konuşuyor sivil bürokrasi! Moralleri iyi. Soğuk kanlılar. Böylesi bir girişimin kendi iktidarlarını sarsmayacaklarının farkındalar. Birşeyler oldukça kontrollü gidiyor gözüküyor. “Darbe” girişimi, iktidara değil, kitlelere yönelik ağır sonuçları doğuracak gibi! İşin ilginç yanı son yıllarda çokça övgüler dizilen, dev bütçeler ayrılan bu ülkenin istihbaratının böylesi bir "darbe" girişiminden/örgütlenmeden haberdar olmaması! Haberdar olmadığını düşünebilir miyiz? Büyük saflık olmaz mı? Ya da haberdar değil direkt algısal düzeyde 'kutsal amaca uygun' olarak bu niyette olanların algılarını yönetiyor, onları örgütleyip destekliyor, kontrol altında tutuyor olduklarını düşünsek çok mu komplo teorisi yapmış oluruz? Bence hiç de komplo teorisi değil, son derece makûl bir düşünce...


(Saat 23:50 15 Temmuz Cuma/2016)
Evet arkadaşlar, öngörülerimiz doğru çıkıyor! Sabaha kadar beklemeye gerek yokmuş. “Darbe girişimi” görünümlü prova, RTE'yi ve AKP'yi daha da güçlendiren bir eyleme dönüşüyor! Böyle bir girişim siyasi iktidardan isterse bağımsız gelişsin (ki, ben buna asla inanmıyorum) ona hizmet eden, muazzam fırsatlar yaratan 100 yılda bir ele geçecek çok özel bir girişim olmuştur. Türkiye halklarına bu saatten itibaren geçmiş olsun...

Bu kısımda gruptaki arkadaşlarının kimilerinin yaptığı “RTE’nin oyunu” vb yorumlara karşıda yanıt içeriği barındıran yaklaşımımız şöyle olmuştur:

(Saat 23:55. 15 Temmuz Cuma/2016)
Mümkün. Ama Böyle bir oyun oynarken işin bumerang etkisi yapabileceği gerçeğide var! Yani, RTE ve AKP’nin bir oyun olarak -başlattığını varsaysak dahi- bu durum, önüne geçilemeyecek bir harekete dönüşme durumu olsaydı, (farklı dinamikler devreye girseydi) kendi yaktıkları yangında yanabilirlerdi. Ama böyle olmaması onların kendi güçlerinden ve bu “farklı dinamiklerin” yoksunluğundan ne kadar emin olduklarını da gösteriyor! Kaygı taşımıyorlar! Çünkü dalga kıran, dalgayı tersine çeviren güçlerden yoksun bir durum var ortada! Bu da onlara korkusuzca senaryolar yazıp oynama gücü ve cesareti veriyor! Mesele kimin oyununun olup olmadığından çok, sonuçlarının esasen kime hizmet ettiğidir! Sonuçları RTE'ye ve siyasi iktidara hizmet edecektir. O halde perde arkasında da aynı kesimlerin olduğunu düşünmek hiç de absürt olmayacaktır...

(Saat 23:57. 15 Temmuz Cuma/2016)
Oysa tarihte bir çok devrimin, alt üst oluşun, savaşların iç çatışmaların bağrından çıktığını biliyoruz! Mesele, ülkenin devrimci dinamiklerinin bu çatışmaları yönlendirme gücünün olmamasında! Bunun farkındalar. O yüzden kolayca böyle riskli işlere (kendileri örgütledilerse!) kalkışabiliyorlar! 

(Saat 23:58. 15 Temmuz Cuma/2016)
Tarihi fırsatlar geçerken biz sadece durup bakıyoruz! Koşullar olgunlaştığında biz hazır değiliz! Hiç de hazır olamadık mevcut düşünüş tarzı ve çalışma haliyle de olamayacağız!

(Saat 23:58-00:03. 16 Temmuz Cuma/2016)
Sabah olmadan yazayım istedim. Sabahı bekleyen dostlar uyumuştur. Onlar uyandıklarında okurlar artık!.. AKP, Ortadoğu ve Türkiye halklarını iyi tanıyor, biliyor. Bu coğrafya da siyaseti de bizim düş gücümüzün erişemediği kadar kıvrak ve aktif yapıyor. Biz “sabahı bekleyelim” derken, onlar satranç tahtasında vezir, fil ve kaleleriyle önemli hamleler yapıyor. Sabah olduğunda her şey için geç kalmış olunuyor! Haliyle (mütevazi haliyle dahi) aramızda siyaset yapma konusunda koca bir gün kadar ilerideler. (Ki bana göre bunların örgütlenmelerinin geçmişine baktığımızda koca on yıllar var aramızda!)

Bu girişim ister AKP'nin oyunu olsun ister olmasın, (Oyunları değilse bile bu girişimden önceden haberleri olduğu ve girişimi de kontrolleri altında tuttukları çok açık!) önemli olan kime hizmet ettiğidir! Gelinen noktada AKP'ye ve tabanına hizmet eden bir hale dönüşüyor. AKP bu hamleyi yarın için değil, başkanlık sistemi içinde değil, 2023'de 100 yılı dolacak Lozan ve Montreux antlaşmaları için zemin hazırlıyor. Keza bu anlaşmaları yeniden masaya yatırma planı güdüyor. Böyle oluncada "misak-ı milli sınırlarını yeniden düzenlemek, boğazlar ve yeraltı zenginliklerini işlemek" vs. gibi önemli ekonomik ve askeri kaynakları ele almayı planlıyor. Bu hazırlıkların hepsi yarına değil, 10-20 yıl sonrayadır! GODKA projesinden kopuk ve bağımsız da değildir! ABD'nin 60-70-80'lerde ki darbe yöntemini değiştirip sivil darbeler programının başarılı bir taklididir! İtiraf edelim, üzerimize serpilen ölü toprağı bu darbe girişimiyle heyecanlandırdı hepimizi! “Güçlü olsaydık, insanlığın yegane kurtuluşu olan devrim ve yine insanlığın ihtiyacı olan demokrasi için bu fırsatı değerlendirebilirdik” duygusunu yaşattı! 

Yarın ne olacak?!
AKP büyük bir gövde gösterisi ile miting yapıp, “halkımız darbecileri engelledi” deyip, bundan böylede sıkıştıkça “halkını” yardıma çağırarak olabilecek bu vb. girişimleri kitlelerin o muazzam gücü ile boşa çıkaracak! Yarın denetimi altında olan bu 'çoğunluk' kesimin gücü kimsenin şüphesi olmasın ki Kürtler, Aleviler ve diğer 'azınlıklar'a ve devrimcilere dönük kullanılacak! Yani yarınlar daha zor olacak. Yeni baskı, sindirme, tasfiye, hukuksuzluklar, tutuklamalar ve katliam trendlerine hazırlayalım kendimizi. Özellikle ve öncelikle de Kürt halkı ve öncüleri!

(Saat 01:08. 16 Temmuz Cumartesi/2016)
Kitleler (sol, Aleviler ve diğer 'azınlıklar' ve Kürtler) öyle bir hale getirilmiş ki, darbe söylemleri başladığında marketlere saldırıp evlerinde yiyecek stoklamaya çalıştı. Apolitikçe, sefilce bir tutum içine girdi. Ama yine bu kesimlerin "dinci-gerici-yobaz-cahil" diye ifade ettiği AKP kitlesi ise tam aksini yaptı; daha politik bir duruş gösterdi. Marketlere değil, sokaklara saldırdı! Bu tutum, hangi kitlenin uzun yıllar bu coğrafyada baskın çıkacağınında bir ifadesi aslında! Kimisi karnını doyurmayı düşünüp günü kurtarma uğraşındayken, kimisi geleceği elde etmekle uğraştı. Küçümsesekte, beğenmesekte Politize olmuş bir kitle gerçekliği duruyor ortada! Bu olaylarla iktidar kitlelerin gücünü nasıl kullanacağını da tecrübe ve deneyimlemiş oldu. Kendi kitlesinin gerçekliğini ve bağlılığını da sınamış oldu. İktidar için çok ama çok önemli sonuçları ve kazanımları olan bir girişim oldu. Bunlara küçümseyerek değil, dersler çıkararak bakmalıdır bu ülkenin tüm siyasi akımları. Sokağa dökülen bu kitleler, yarın kurmayı hedefledikleri yeni sistemin ve yeni ülkenin de 1970'lerde Humeyni devrimi ile İran örneğinde olduğu gibi sivil milis güçleri olma gerçekliğini taşıyorlar!

1 gün sonra…
1 gün sonra, yani 16 Temmuz 2016 tarihinde ise bu gelişmelere dair son öngörü ve yaklaşımımızı şu şekilde yaptık:

(16 Temmuz Cumartesi/2016)
Dün yazdık, şimdi de ifade edelim; “öldürmeyen darbe güçlendirir”! RTE, AKP ve kitlesi bu girişimden daha güçlü çıktı! Kitlelerin gücünü kullanarak istedikleri sistemi daha hızlı oluşturacaklar. ‘Ayrık otlar’ temizleniyor. Diyanet ve Camiler, devreye koyulacak. İşin inanç kısmı en önemli kilit noktası! Toplumun harcı/çimentosu olarak din, yalnızca önemli bir ‘inanç’ olmakla sınırlı değil! İktidar partisi din'i bir ideolojik hegemonya, manipülasyon ve yönlendirme aracı olarak oldukça başarılı kullanıyor! Dün ifade ettiğim gibi, bu hazırlıkların hepsi bugün ve yarın için değil, 100 yıllık süreleri dolan Lozan-Montreux anlaşmalarının yeniden masaya yatırılması ve düzenlenmesi ve GODKA projesinin önemli evreleri için stratejik bir sıçrayıştır...

Bundan böyle ne olacak?
AKP, Kendi ‘iç’ istikrarını sivil ve askeri bürokraside yeniden dizayn edip, kendinden olmayanları tasfiye ederek daha da güçlendirmiş ve oturtturmuş olacak! Böylece tüm güç, tek elden toplanıp billurlaşmış hale gelecek/geldi. “Sosyal ve siyasal istikrarsızlık” olarak AKP karşısında Kürt Ulusal Hareketi ve genel olarak Kürt sorunu durmakta. Bunun Kendilerince “çözümü” için İmralı ile yeniden görüşmeler yapılıyor! Keza ulusal harekette bu yönlü istem ve talep içinde. Suriye’de Rojava ve Kobane’de ki gelişmeler Ulusal Hareketin elini güçlendirmişti. Ancak bu gücü ‘hendek’ sürecinde önemli ölçüde yitirdi. ‘Hendek süreci’ ile devlet geçmişten bugüne dek Kürt isyan ve başkaldırılarına yaptığı şeyi uyguladı! Erken doğum!.. Böylece güçlü durumda olan ulusal hareket daha da zayıflatılarak masaya oturtturulması planlanıyor. Sanıyorum öylede olacak!!! AKP'nin Kürt'lerle sorunu bu şekilde sürdürmeyeceği çok açık. 2023 yılı sadece askeri, siyasi ve ekonomik hamleler için hedeflenen bir zaman dilimi değil, Kürt sorunu vd. sorunlar içinde kendilerince çözümledikleri zaman aralığını ifade ediyor!!! Ya bitirilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar, ya da krıntılarla sistem içileştirilecekler!

Kendilerince sağladıkları bu “istikrar” ile GODKA (Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika) projesi çerçevesinde Ortadoğuda  ABD ve İsrail ile istikrarsızlaştırılan başta komşu ülkeler olmak üzere, diğer ülkelerede yön vermeye, bunu yaparkende “ŞANGHAY Paktı”nın etkisini bölge üzerinde kırmayı hedefliyorlar! Ancak bu durum dünkü darbe girişimiyle tersine dönebilir. ABD'yi bu darbe girişiminden sorumlu tutabilir. "ŞANGHAY Paktı” ile tam aksi ilişkiler geliştirip ABD ile ilişkileri zayıflatabilir. Böylesi bir ilişki zayıflaması karşısında askeri operasyondan çok ekonomik olarak diz çöktürülmek istenecektir! Şüphesiz burada NATO da devreye girecektir, ancak bana göre askeri güç kullanımı ikinci derece de kalacak ve hiç bir şeyin de eskisi gibi olmayacağını görmek gerekir. Bence Türkiye Ortadoğuya yön veren ülke konumuna gelecek! Hala kimi çevrelerce "yarı-sömürge yarı-feodal" demeye devam edilsede, istatistiklere bakıldığında Türkiye dünya da ciddi bir ekonomik gelişim içinde olan 15 ülkeden biri durumunda! Belirttiğim 100 yıllık anlaşmaların süresi geldiğinde ise bu onu ilklere doğru sürükleyeceği düşüncesindeyim!

Uzun vadede durum böyle, ama kısa vadede ülkedeki azınlıklar ve genel olarak devrimci hareket daha da gerileyecek! Bugün durduğu noktanın gerisinde yaşam mücadelesi verecek! Neden? Çünkü bugüne dek AKP, sol argümanları kullanarak önemli bir yol kat etti. Sol söylem ve icraatlarla da solun yarım asırdır üret(e)meyip geçmişin sosyalist merkezlerinden devşirme politikalarla kullandığı politik-sosyal ve siyasal istemleri boşa çıkarıyor! “Onlar söyler biz yaparız” diyor! Haksızda sayılmıyorlar! Sol kendini yenileyip, düşünce sistematiğini değiştirip, sistemden beslenen damarlarını kesmez, sistem içi düşünüş tarzına devam ederse, eski tipte var olmaya devam ederse, kendisini yok edecektir! Çünkü sol, her açmazı ve üretimsizliği/kısırlığı döneminde bölünüp-parçalanarak bu hadımlığını aşma yoluna gitmiştir. Her bölünüp parçalanma onu daha da zayıflatıp, ölüm döşeğine yatırmıştır ve eritmiştir. Bugüne kadar böyle olan Sol'un bu hastalığının değişeceğine ihtimal veremiyorum. Unutmayalım, kırılan bir ağaçta yeşerme umudu vardır! Ama çürümenin başladığı bir ağaçta, ölüm kaçınılmazdır!!! Türkiye devrimci hareketi için 10 yılda bir alınan darbelerle, 4-5 yılda bir kendi içinde yaşadığı bölünmelerle ciddi kırılmalar olmuştu, 1980'den sonra ise çürüme başlamıştı ve bu çürüme hala devam ediyor!!! Türkiye 'Sol'u ya silkelenip ayağa kalkacak, yada ölü yatağında can çekişmeye devam edecek!!! İkinci durum ne kadar acı da olsa bence daha baskın çıkacaktır. Çünkü 'Sol' kendini yenileyip üretme dinamiklerinden çok uzak...

15 temmuz cuma 2016 tarihinde yapılan darbe girişimi”ne ve bu vesile ile gerek Ortadoğunun ‘geleceğine’ gerekse Türkiye devrimci hareketinin içinde bulunduğu ve böyle giderse de gelecekte kendisini bekleyen ‘kaçınılmaz son’a dair düşüncelerimi bir bütün ve detaylıca olmasa da, belirttiğim sanal paylaşım ağlarında ancak bu kadarıyla ifade edebildim. Şüphesiz eksik, yetersiz ve açılması gereken çok ama çok noktaları var. Fakat bunları bir bütün olarak o anlık gelişme karşısında yapmak hem ne mümkündü, ne de böylesi ayrıntı ve teferruatlara girerek nesnel durumun ifade edilmesi gölgede bırakılabilirdi…
Dostlukla…