24 Nisan 2018 Salı

Kripto paranın Ekonomi Politiği-IV

Kripto paranın Ekonomi Politiği-IV
H.GÜRER
25 Nisan 2018

Peşin/Cash ödeme devri kapanmak üzere!
Konser, sinema, tiyatro, müze giriş biletlerinden; metro, tramvay, uçak, teren, uber taksi yolculuklarına, online satış mağazalarından, pizza-sushi yemek siparişlerine kadar yaşamın her alanında nakit/cash olmayan elektronik ödemelerle ihtiyaç ve gereksinimler karşılanıyor. Hatta elektronik ödeme ile İstanbul’dan Amsterdam’daki sevgilinize bir demet gül ve hatta başkaca hediye paketleri dahi göndermeniz mümkünken, aynı şekilde İstanbul’dan New York da okuyan çocuğunuza pizza siparişi dahi vermeniz, mahalle bakkalına gidip ekmek almaktan daha basit!


Ancak elektronik ödemeleri sanal kripto para birimleriyle karıştırmamak gerekiyor. Kripto paraların en yaygın olanı Bitcoin'in piyasa payı yüzde 80'i buluyor. Bu sanal para birimi merkez bankası tarafından değil, bir bilgisayar şebekesi tarafından yaratılmıştır. Bitcoin gibi blok zinciri (blockchain) teknolojisi ile geliştirilen ve değerleri durmaksızın artan, matematiksel bir yazılım algoritması ile üretilen ve ‘sanal para’ olarak tanımlanan yüzlerce ‘coint’  en rövanşta olanlarıdır. Günümüzün en çok konuşulan yatırım araçlarından birisi de kripto paralardır. Yalnızca geleceğe dair dünya parası olma gücü değil, güncel reel durumda en yüksek değer birimine de sahiptir.

Devletler kendi coin’lerini çıkarmayı planlıyor
Büyük Britanya parlamentosunun üst meclisi olan Lordlar Kamarası geçtiğimiz günlerde, Blockchain teknolojisini araştırmayı ve dağıtımlı defter teknolojisini (DLT) hizmetlerde kullanmayı hükümete tavsiye etti. Lordlar Kamarası, teknolojisinin; ulusal güvenlik, sağlık hizmetleri, siber güvenlik, gümrük ve göçmenlik gibi alanlardaki muhtemel kullanımlarının, hükümet tarafından araştırılması gerektiğini ifade etti.

“İnternet Cumhuriyeti” olmak için son dönemde yaptığı teknolojik yatırımlar ile adını sıkça duyuran Estonya, sanal para olan Bitcoin’e rakibi olacak kendi sanal parası ‘EstCoin’ adını verdiği sanal para birimi uygulamasına geçeceğini ilan etmişti. Vatandaşlarının dijital hizmetlerden yararlanması için e-vatandaşlarıyla sınırlı olacak şekilde EstCoin çıkartma kararı almıştı. Anlaşılacağı üzere EstCoin, Estonya’yı temsil eden ülkenin resmi para birimi değil ve değiş-tokuş kapsamı da çok sınırlı.Bu projeyi hayata geçiren Estonya, dünya üzerinde ‘sanal para’ birimi kullanan ilk ülke oldu.

Japonya ise, Bitcoin ve kripto piyasasına sıcak bakan ülkelerden biri olduğunu her fırsatta gösteriyor. Ülkede farklı alanlarda Bitcoin ve diğer kripto para birimleri benimseniyor ve bir çok işletmede kabul ediliyor. Ülkedeki bu olumlu yaklaşımlara bir yenisi daha eklendi. 27 Ocak’ta Japonya’nın en büyük elektronik perakendecisi olan Yamada Denki, Bitcoin ile ödeme kabul etmeye başladığını duyurdu.


Güney Kore’nin yerel medya organlarına göre ülkenin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan WeMakePrice, yine ülkenin en büyük kripto para exchance şirketi olan Bithumb ile işbirliği yaparak aralarında Bitcoin, Ethereum ve Litecoin’nin de bulunduğu 12 kripto para birimini sistemlerine dahil edeceğini duyurmuştu.

KzCoin’in Kazakistan’ın resmi para birimi olduğuna ilişkin bir açıklama yok ve henüz piyasada değil. Ancak web sitelerinde açıklanan yol haritasına göre Kripto Arzı (ICO) geçtiğimiz 28 Şubat tarihinde yapıldı. Yol haritasına bakılırsa en erken 6 ay sonra çıkabilir gibi ve yol haritasındaki takvimlemenin sadece yıl bazında yapılmış olması, konunun ne derece profesyonel ele alındığına ilişkin kuşkular yaratmakta. Aynı durum, Azerbaycan’da geliştirme aşamasında olduğu tahmin edilen ve birkaç İnternet sitesinde çıkan haber dışında pek fazla bilginin olmadığı AzCoin için de geçerli. Tüm bu gelişmelerden yola çıkarak henüz hiçbir ülkenin kendi resmi para birimine entegre ve ülkeyi temsil edebilen bir Kripto Para çıkarmadığını söyleyebiliriz. Estonya’nın çıkardığı EstCoin de buna dahil.

Geçtiğimiz günlerde Rusya parlamentosuna sunulan yasa taslağına bakılırsa Rusya, mevcut banknot rublelerinin bir kısmını yakıp eksilen miktarı Kripto Para olarak yeniden dolaşıma sokmayı ve bu sayede ABD’nin ekonomik yaptırımlarını aşmayı planlıyor. Zaten kafalarındaki Kripto Paralara dayalı ekonomik iş modelinin öncü işaretlerini de geçtiğimiz günlerde Türkiye ile yaptıkları buğday alım-satımının taşımacılık ücretinin Bitcoin ile ödenmesi ile vermişlerdi. Türkiye’de ise emlak satın almak için kripto para kullanmak mümkün. Görünen o ki Türkiye halkı kripto para etrafında bir ekonomi inşa etme fikrini oldukça ciddiye aldı. Kim bilir belki de böylesi bir para birimi, yakın gelecekte küresel ekonomideki yerini alır.
[1]

Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, bize gelecek hakkında ipuçları verebilir nitelikte. Bu foruma bakarak; Rusya ve Venezuela gibi kendi sanal para birimini çıkarmaya hazırlanan ülkeleri takip etmeye meyilli devletlerin sayısının,  giderek artacağının muhtemel olduğu sonucuna varmak yanlış olmayacaktır. Kore ve Japonya’nın kripto paraları vergiye tabi tutmak istemeleri de onların devletler düzeyindeki meşruluğunun bir ifadesidir.

Kripto paraların piyasaya çıktığı günden buyana değerlilik hareket tarzına göz attığımızda, görülecektir ki 2017’den bu yana Ethereum ve diğer kripto değerlerin yükselişiyle birlikte Bitcoin’in piyasa değer dominansı şu an %30’larda. Yani artık Google’da “bitcoin nedir” diye aratan bir yatırımcı kitlesinden, Bitcoin’i görece daha iyi kavramış ve blok zinciri (blockchain) teknolojisinin olanaklı kıldığı diğer projelere de ilgi duyan bir kitleye doğru ciddi bir evrilme olduğu söylenebilir. Bu gelişme bana kalırsa marketin uzun dönemdeki istikrarı için son derece pozitif bir somut ilerlemedir. Bitcoin veya diğer kripto paralar değerlerinde düşmeye devam etsinler ya da etmesinler, değerlerinin zaman içinde daha ‘sağlıklı’ olacağı kesin.

Bu arada kripto paranın kaynağı olan Blockchain’in sistemi, kamu sektöründeki kullanımının ve teknolojinin getirdiği merkezsiz ve denetimsiz güven mekanizması vasıtasıyla, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi değiştirebileceğine de işaret ediyor!

Kapitalizmin iktisat teorilerini alt-üst eden bir sanal yazılım; Kripto para
Kripto yazılımlı dijital paralar; hiçbir hacmi olmayan, hiçbir yer kaplamayan, elle tutulup hissedilmeyen, sesi ve kokusu olmayan, ancak kıtlık rantı teorisiyle oluşturduğu yoğunluğuyla mevcut kapitalist sistemin iktisat teorilerini öz kütlesiyle tehdit ediyor. Dijital para, devletin kontrolü dışında bir değişim ekonomisinin ve yayılmasının gerçekliğini ifade ediyor. Konumuzun özgün hali, burjuva iktisat sistemini ve buna bağlı olarak burjuva politik iktisadını, toplumsal ilişkilerini sarsıyor, alt-üst ediyor. Bizim de bu çıplak gerçekliği görme ve ezilenlerden yana olan yönlerini yorumlayıp irdeleyerek açığa çıkarmamız gerekiyor.

Hiçbir otorite ve devletin denetiminde olmayan Bitcoin ile diğer merkezsiz ve gizlilik odaklı kripto paralar, dünyadaki en büyük en global değişimi sağlayacak yeniliktir diyebiliriz. Bu yenilik; paranın kontrolünü ve gücünü devletlerin ellerinden alarak, onu kullanmakta olan insanların ellerine teslim etmektedir. Bu, devletlerin otoritesini, mevcut ekonomik sistemi tanımayan “özgürleştirici” teknoloji, şüphesiz ki dünya devletleri tarafından ya denetimleri altına alınmak istenecek, ya alternatifi geliştirilecek ya da bu teknoloji baltalanmak istenecektir. Devletler bunu yapacaklardır. Ne zannediyoruz, kapitalizmin öyle kolayca vaz geçeceğini mi? Kapitalizme alternatif finansal bir sistem inşa edilirken ve insanlar bunu kullanmaya başlarken, kapitalizm bunu seyretmez. Çünkü bu, kapitalizm için bir rekâbet değil, onun varlığını hedefleyen bir gerçekliktir.


Wall Street ve tüm dünyada, finansal endüstri bu konuda bir ayaklanma hâlinde.Bu boşuna değil. “Yerimizi başkası alıyor” paniği içindeler. Bu durumun getireceği varlık gereksiniminin ortadan kalkması ve yok oluşuna neden olacak bu teknolojik devrimi kendi varlığını korumak ve başarı elde etmek için nasıl ele alır, nasıl kullanır diye çırpınıyorlar. Blockchain yazılımı ve kripto para, sömürü sisteminin elçileri olan aracıları ortadan kaldırdığı için mevcut kapitalist sistemin işleyen çarkına çomak sokup bozuyor. Kapitalizm yayılan bu tehlikenin gayet iyi bilincinde. Bu yüzdende kendisini tüm ağır, hantal, klasik yanlarından arındırarak Blockchain sistemine uyarlamaya çalışıyor. Bankaların da dahil olduğu farklı oyuncular e-ticaret, dosya paylaşımı ve haberleşme gibi işlemler için Blockchain’i keşfetmeye ve kullanmaya çalışıyor. Kapitalizmin bunu başarmasında büyük bir engel olmadığını görmeliyiz. Çünkü çok esnek ve değişime açık bir sistem olduğunu unutmamalıyız!..

Hiçbir şey yapmadan dünyanın en elit yaşamını süren, en zenginlerini oluşturan, dünyayı yöneten bu sınıfların tam olarak yaptıkları şöyle: Düşünün, gelişmiş dünyadan gelişmekte olan dünyaya en büyük sermaye akışı kurumsal yatırım veya yabancı yardım değildir. En büyük yatırım para havaleleridir. Bunun adı küresel diasporadır. Avrupa da yaşayan Türkiyelileri, Latin Amerikalıları, Afrika ve Ortadoğuluları vd. bir çok kesimleri örnek alalım. İnsanlar bir şekilde ve bir çok nedenden dolayı kendi ülkesinden çıkıp Avrupa’ya gitmiştir. Ve ülkelerindeki ailelerine para gönderirler. Bu para havaleleri ‘gelişmiş dünyadan gelişmekte olan dünyaya doğru akar gider. İşte bu dünyadaki en büyük sermaye akışıdır. Öyle ki, istatistikler bunun yılda 600 milyar dolara tekabül ettiğini söylemektedir. Bu rakam her yıl gittikçe artıyor ve bu kişiler her havale karşısında yapılan kesintilerden, alınan işlem ücretleriyle kazıklanıyorlar. 600 milyar dolara tekabül eden sermaye akışındaki işlem ücreti kesintilerinin astronomik rakamlarını düşünün artık. Yalnızca bununla da sınırlı değil; Bankaların gelirleri arasında işlem ücreti denilen kısım  (EFT, havale, SWIFT, kart aidatı) ülkeden ülkeye değişmekle birlikte kimi ülkelerde %10 iken kimi ülkelerde bu %30 arasında bir oran tutuyor. Türkiye bankalarında bu oran %20 civarında.İşte "Yerimizi başkası alıyor” paniği içinde olan sınıfların ne kadar büyük miktarları ne kadar kolay bir sömürü ağıyla kazandıklarının basit bir örneği. Ancak bu durum kripto para sistemi ile üçüncü şahısların gereksinimi ortadan kaldırılarak tersine çevriliyor. Blockchain yazılımı ve kripto para olgusu, bu sınıfların varlığını tehdit eden, insanlar üzerindeki asalakça sömürülerini ortadan kaldıran bir devrim niteliği taşıyor. Kripto paralardan Bitcoin ve türevleri bankacılık işlemlerinin yerini aldıkça, bankalar %20’lik gelirin büyük kısmını kaybedecekler. Kripto para, sınıf mücadelesinin, uluslararası kapitalist sistemin ekonomik döngüsüne karşı dijital alandaki devrimci hamlesi olarak görülmesi gerekiyor…


Mudilerin bankaya para yatırmasının iki temel nedeni vardı. İlki paranın çalınacağı korkusu, diğeri saklama zorluğu. Bitcoinler bunu tamamen ortadan kaldırıyor. Çünkü şifrenizi kaybetmedikçe bitcoinleriniz çalınamıyor. Bir kasaya da ihtiyaç  yok. Bir usb bellek, bir bilgisayar ya da bir cep telefonu sizin kasanız. Bunları kaybetseniz bile kurtarma şifreniz sizde olduğu sürece paranızı geri getirmeniz mümkün. Cüzdanınızı pek çok yere birebir ve birbiriyle etkileşimli biçimde kopyalayabilirsiniz de. Böyle bir durumda insanlar bankaya para yerine bitcoin yatırma ihtiyacı duymayacaktır. Bu durum, bankacılık sisteminin sonu anlamına gelir. Oysa bankacılık sistemi, kapitalizmin vazgeçilmez öğelerinden biridir. Bankaların sağladığı krediler olmayınca, yatırımlar duruyor, sadece çok güçlü öz sermayesi olan şirketlerin ayakta kalabildiği bir tekelleşme ortaya çıkıyor ve yeni yatırımlar yapılamaz hale geliyor. [2] Bankaların ortadan kalkması aynı zamanda kapitalizmin nefes borularının da kesilmesi anlamına geliyor. Kripto para ile tüm dünya ortak bir para birimine geçtiğinde, (Bu durum zaman gerektirecektir. Çünkü; mevcut klasik para sisteminin dünyada kabul görmesi, yüzlerce yıllık bir zamanın sonucudur.) paranın kontrolü ilk kez merkez bankalarından dünyanın sıradan insanlarına geçmiş olacaktır.Çünkü merkez bankalarının yaptığı bir çok fonksiyon (Para basmak, Ülke parasının değerini diğer ülke paralarına göre belirlemek, döviz stoklamak vb. gibi) işlevsizleşir. Bankalara gereksinim kalmaz.

2009 yılında Blok zinciri teknolojisi ilk kullanım alanı olan Bitcoin ile ortaya çıktığında, dört farklı bilim bir araya gelmiş oldu. Bu bilimlerin hepsi mevcuttu fakat, hepsini bir arada kullanmak Bitcoin'in devrim niteliğinde olmasını sağladı. Bitcoin ile dağıtık güven oluşturulup bankalardan bağımsız bir para iletişimi sağlandı. Kayıtların ve transferlerin tutulması yöntemi yeni bir veri tabanı yaklaşımı oluşturdu. Yeni bloklar oluşturulurken emeğin ispatı anlamına gelen proof-of-work yaklaşımı ile madencilerin teorisini oluşturdu. Madencilerin tüm bu işlemleri yaparken kriptografik hesaplamaların zorluğunu arkasına alarak harcanan emeğin bir varlık/emtia/değer olmasını sağladı. [3]


İnternetin ilk çağı, bilgi interneti, bize varlık getirdi ama paylaşılan bir refahı değil. Çünkü sosyal eşitsizlik artıyor.Bugün dünyadaki savaşların temelinde bu sorun yatıyor. Varlık oluşumumuz mevcut ama artan sosyal eşitsizlikler var. Mesela dünyadaki mülk sahibi yüzde 70 oranda insanın sahip oldukları zenginliği hak etmedikleri biliniyor. Ancak bunun karşısında bir şey yapılamıyor. Bu eşitsizliklerin çözümü için yeni yaklaşımlar geliştirmeliyiz. Bunun tek yolu kişilerin, tekellerin, kartellerin ellerinde biriken varlığı kitlelere dağıtmak! Sömürüye son vermek. Bunun klasik yöntemleri tarihte mevcut. Ancak daha güncel, daha can alıcı, daha köklü yöntemler geliştirilmelidir. Dünya, teknolojinin evrimiyle dijital küreye doğru dönüşürken, teknoloji eşitsizlikleri ortadan kaldırabilmenin, sömürüsüz bir dünya kurabilmenin fırsatını bir başka şekilde deneme şansı veriyor.

Dijital çağın en güçlü iki öğesi var. Biri bilgi, diğeri ise veridir. Bugünün dijital dünyasında veriyi bir mal varlık türü olarak algılayın. Sizin yaptığınız her şeyin çetelesini tutan ve asla unutmayan, önceki mal varlıklardan daha büyük bir şey. İstisnasız herkes dijital alanda bu veriyi yaratıyor. Yaptığımız her işlem, bir haber dahi açıp okuyup çıkmak, girdiğimiz sayfa ve kaldığımız süreye kadar hepsi veri olarak depolanıyor. Bu sanal izlerinizi, bu verileri bir “mal varlığı” olarak düşünün! Bunu her gün her an yaratıyoruz ve bu dijital kırıntıların izini arkamızda bırakarak, hayatımıza devam ediyoruz. Bu kırıntılar bizim eş görüntümüz içinde toplanıyor, yani sanal hâlimiz oluyor. Sanal hâlimiz, bizi bizden daha iyi tanıyor. Bu nasıl oluyor? Çünkü biz bir yıl önce ne aldığımızı, ne okuduğumuzu, ne yazıp söylediğimizi veya nerede olduğumuzu hatırlamayız. Ancak sanal hâlimizde toplanan verilerimiz her şeyimizi açık seçik ortaya koyar. Her verimizden alışkanlıklarımızı, kişilik özelliklerimizi çözümleyecek bilgilere dek ulaşırlar. Öyle ki, bu verilerin toplamından kimlik yaratmak için sahibinin siz olduğunuz sanal sizi yaratmak üzerine kafa yoran şirketler dahi mevcut. Bu veri tabanı sizinle birlikte hareket hâlinde. Dünyanın neresine gidersek gidelim, ne yaparsak yapalım unutmayan bir karakteri var. Öyle ki hoşlandığınızı bildiği ürünleri dahi sürekli size reklam olarak sunuyor. Bilgi mahremiyetimizi yok ediyor. Oysa bilgi mahremiyeti özgür bir toplumun temelidir. Kapitalizm de özgür bireyler değil, tüm kişisel verileri tek merkezlerden havuzlandırılmış modern köleler konumundayız. Kapitalizm bizim verilerimizi bu vb. vesilelerle alarak kendisine de kullanma yetkisi veriyor. 

Sonuç olarak;
Sanal paralar, 500 milyar dolarlık büyüklükleri ile dünya ekonomisi içinde halen küçük bir su damlası gibidir. Dünya altın piyasası 8 trilyon dolar, küresel hisse senedi piyasaları 75 trilyon dolar, küresel para piyasaları 90 trilyon dolar, gayrimenkul 200 trilyon dolar civarında yani Bitcoin'in 1000 katına kadar değerler görebiliyoruz. Bu parasal büyüklükler Bitcoin’in yanında devasa kalır. An itibariyle hiçbir devlet için tehlike arz etmiyorlar. Ancak büyüme hızı çok kısa sürede trilyon dolarları fazlası ile aşacaktır. Şu ana kadar ki Bitcoin alıcılarının büyük çoğunluğu teknolojiye yatkın genç insanlar ve küçük çaplı akıllı yatırımcılardır. Onların Bitcoin’i taşıdığı seviye 500 milyar dolar oldu. Çok yakın gelecekte kurumların ve devletlerin Bitcoin alışlarına şahit olacağız ve Bitcoin piyasasının büyüklüğü çok kısa süre de trilyon dolar seviyesini geçmiş olacaktır. Dalgalanmaları da  Bitcoin bir dünya parasına dönüşene kadar azalarak devam edecektir.[4]


Halihazırda dünya ticaretinin en revaçta para birimi olan dolar, dünya ticaretinin para akışını sağlayan küresel finans sistemi üzerinden dünya ekonomisi ve siyasetine yön veren ABD’nin, ve tabi ki kapitalist sistemin mevcut düzenine meydan okuyan kripto paraya karşı, yasaklama ve itibarsızlaştırma şeklinde karşılık verilmekte. Rusya, ülke içi ve giderek ülkeler arası Kripto Para kullanım pratiklerini çeşitlendirmeye uğraşıyor. Bu gidişata kendisiyle ekonomik ilişkide bulunduğu (mesela Kripto Para hazırlıkları yapan Kazakistan, Azerbaycan ve hatta Şangay Bloku üyesi) ülkeleri de dahil etmeye başlarsa işte o zaman para kavramına ilişkin tarihin akışı değişir. Kripto Para alanındaki olası bu hareketlerin önümüzdeki dönem dünya ekonomisi ve hatta siyasetinde ilginç bloklaşma ve çatışmalara yol açabileceği kanaatindeyim.


Kripto paraların, dünya ekonomik sisteminde oluşturması muhtemel değişiklikleri burada saymakla bitiremeyeceğiz. Zira makalede uzadıkça uzadı. Ancak şu çok açık; objektif baktığımızda kripto para, her ülke için, dünyanın hegemonik parası olan ABD Doları'na bağımlılıktan kurtulmanın yolunu da açıyor. Öyle ki, bu durum  ABD dışındaki ülkeler için de büyük avantaj sağlayacaktır. Kripto para, bu hegemonik tekeli kırmakta oldukça iyi ve kararlı bir oluşum olarak görülüyor.ABD, doların dünyadaki etkinliğini yitirmesinden kaynaklı tedirgin halde olsa da, yukarıda da vurguladığımız gibi kapitalizm çok esnek ve değişime açık bir sistem. ABD, bünyesinde barındırdığı zeki insanlarla bu yeniliğe çok hızlı bir şekilde kendisini uyarlayacağı da ayrıca bir gerçek. Hatta sanıldığı aksine bu yeni devrime en çabuk uyum sağlayan devletlerden biri olacaktır. Durumu erken fark edenin büyük avantajlar sağlayacağı bir dünyadayız. Bu farkındalığı dünyanın ezilenleri fark edip bir adım öne geçmenin yol ve yöntemlerini yaratma çabası içinde olunabilir.

Kripto para bugünü değiştirip, geleceği şekillendiriyor. Küresel çapta alternatif bir değişim aracı olma yolunda zirveye doğru çıkıyor. Banka sistemini, Dolar, Euro vb gibi para birimlerinin dünya üzerindeki hegomanyalarında, merkezssizlik ve takip edilemezliğinin getirdiği gizlilik yönleri ile ciddi düzeyde kırılmalara yol açıyor. Bankaların ödeme ve kredi mekanizmalarının yerine alternatif yeni teknolojik ödeme sistemleri ve merkeziyetsiz kredi sistemlerinin yanısıra, akıllı cüzdanlar banka hesaplarının yerini alacaktır. 

Sonuç olarak; kripto para piyasası, kimi çevrelere göre "kalıcı olmayacaktır" fikrinin tam tersine kalıcıdır! Çok değil kısa zaman içinde de dünya ölçeğinde yeni bir varlık sınıfı olarak kabul edilecektir. Küresel finans sisteminin ayrılmaz ve kaçınılmaz bir parçası ve zorunlu sonucu haline gelecektir. Kapitzlizm sürekli gelişim ve değişim halinde. Kendisinde büyük devrimler yapıyor. Teknolojideki gelişmede yaşanan devrim ise bugün kapitalist sistemin Nirvana'sına ulaşmasını sağlamış durumda. Kripto para geleceği şekillendirirken, kripto para alanında daha fazla inovasyonlar göreceğimiz kesindir.

Bitti...


[2] http://www.idealhaber.com/yazar/koray-pehlivanoglu/bitcoinin-ekonomi-politigi-(2)/400.html

[3] http://blokzincir.bilgem.tubitak.gov.tr/blok-zincir.html
[4] http://www.idealhaber.com/yazar/koray-pehlivanoglu/bitcoinin-ekonomi-politigi-(2)/400.html