Kripto paranın Ekonomi Politiği-IV
H.GÜRER
25 Nisan 2018
Konser, sinema, tiyatro, müze giriş biletlerinden;
metro, tramvay, uçak, teren, uber taksi yolculuklarına, online satış
mağazalarından, pizza-sushi yemek siparişlerine kadar yaşamın her alanında
nakit/cash olmayan elektronik ödemelerle ihtiyaç ve gereksinimler karşılanıyor.
Hatta elektronik ödeme ile İstanbul’dan Amsterdam’daki sevgilinize bir demet
gül ve hatta başkaca hediye paketleri dahi göndermeniz mümkünken, aynı şekilde
İstanbul’dan New York da okuyan çocuğunuza pizza siparişi dahi vermeniz,
mahalle bakkalına gidip ekmek almaktan daha basit!
Ancak elektronik ödemeleri sanal kripto para
birimleriyle karıştırmamak gerekiyor. Kripto paraların en yaygın olanı
Bitcoin'in piyasa payı yüzde 80'i buluyor. Bu sanal para birimi merkez bankası
tarafından değil, bir bilgisayar şebekesi tarafından yaratılmıştır. Bitcoin
gibi blok zinciri (blockchain) teknolojisi ile geliştirilen ve değerleri
durmaksızın artan, matematiksel bir yazılım algoritması ile üretilen ve ‘sanal
para’ olarak tanımlanan yüzlerce ‘coint’
en rövanşta olanlarıdır. Günümüzün en çok konuşulan yatırım araçlarından
birisi de kripto paralardır. Yalnızca geleceğe dair dünya parası olma gücü
değil, güncel reel durumda en yüksek değer birimine de sahiptir.
Devletler kendi coin’lerini çıkarmayı
planlıyor
Büyük Britanya parlamentosunun üst meclisi olan Lordlar Kamarası geçtiğimiz günlerde,
Blockchain teknolojisini araştırmayı ve dağıtımlı defter teknolojisini (DLT)
hizmetlerde kullanmayı hükümete tavsiye etti. Lordlar Kamarası,
teknolojisinin; ulusal güvenlik, sağlık hizmetleri, siber güvenlik, gümrük ve
göçmenlik gibi alanlardaki muhtemel kullanımlarının, hükümet tarafından
araştırılması gerektiğini ifade etti.
“İnternet Cumhuriyeti” olmak için son dönemde
yaptığı teknolojik yatırımlar ile adını sıkça duyuran Estonya, sanal para olan
Bitcoin’e rakibi olacak kendi sanal parası ‘EstCoin’ adını verdiği sanal para
birimi uygulamasına geçeceğini ilan etmişti. Vatandaşlarının dijital hizmetlerden yararlanması için e-vatandaşlarıyla
sınırlı olacak şekilde EstCoin çıkartma kararı almıştı. Anlaşılacağı üzere EstCoin, Estonya’yı temsil eden ülkenin
resmi para birimi değil ve değiş-tokuş kapsamı da çok sınırlı.Bu projeyi hayata geçiren Estonya, dünya üzerinde
‘sanal para’ birimi kullanan ilk ülke oldu.
Japonya ise,
Bitcoin ve kripto piyasasına sıcak bakan ülkelerden biri olduğunu her fırsatta
gösteriyor. Ülkede farklı alanlarda Bitcoin ve diğer kripto para birimleri
benimseniyor ve bir çok işletmede kabul ediliyor. Ülkedeki bu olumlu yaklaşımlara
bir yenisi daha eklendi. 27 Ocak’ta Japonya’nın en büyük elektronik
perakendecisi olan Yamada Denki, Bitcoin ile ödeme kabul etmeye başladığını
duyurdu.
Güney Kore’nin yerel medya
organlarına göre ülkenin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan
WeMakePrice, yine ülkenin en büyük kripto para exchance şirketi olan Bithumb
ile işbirliği yaparak aralarında Bitcoin, Ethereum ve Litecoin’nin de bulunduğu
12 kripto para birimini sistemlerine dahil edeceğini duyurmuştu.
KzCoin’in
Kazakistan’ın resmi para birimi olduğuna ilişkin bir açıklama yok ve henüz
piyasada değil. Ancak web sitelerinde açıklanan
yol haritasına göre Kripto Arzı (ICO) geçtiğimiz 28 Şubat tarihinde yapıldı. Yol
haritasına bakılırsa en erken 6 ay sonra çıkabilir gibi ve yol haritasındaki
takvimlemenin sadece yıl bazında yapılmış olması, konunun ne derece profesyonel
ele alındığına ilişkin kuşkular yaratmakta. Aynı durum, Azerbaycan’da
geliştirme aşamasında olduğu tahmin edilen ve birkaç İnternet sitesinde çıkan
haber dışında pek fazla bilginin olmadığı AzCoin için de geçerli. Tüm bu
gelişmelerden yola çıkarak henüz hiçbir ülkenin kendi resmi para birimine
entegre ve ülkeyi temsil edebilen bir Kripto Para çıkarmadığını söyleyebiliriz.
Estonya’nın çıkardığı
EstCoin de buna dahil.
Geçtiğimiz günlerde Rusya parlamentosuna sunulan yasa taslağına bakılırsa
Rusya, mevcut banknot rublelerinin bir kısmını yakıp eksilen miktarı Kripto
Para olarak yeniden dolaşıma sokmayı ve bu sayede ABD’nin ekonomik yaptırımlarını aşmayı planlıyor. Zaten
kafalarındaki Kripto Paralara dayalı ekonomik iş modelinin öncü işaretlerini de
geçtiğimiz günlerde Türkiye ile yaptıkları buğday
alım-satımının taşımacılık ücretinin Bitcoin ile ödenmesi ile
vermişlerdi. Türkiye’de ise emlak satın
almak için kripto para kullanmak mümkün. Görünen o ki Türkiye halkı kripto para
etrafında bir ekonomi inşa etme fikrini oldukça ciddiye aldı. Kim bilir belki
de böylesi bir para birimi, yakın gelecekte küresel ekonomideki yerini alır.
[1]
Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, bize gelecek
hakkında ipuçları verebilir nitelikte. Bu foruma bakarak; Rusya ve Venezuela
gibi kendi sanal para birimini çıkarmaya hazırlanan ülkeleri takip etmeye
meyilli devletlerin sayısının, giderek artacağının muhtemel olduğu
sonucuna varmak yanlış olmayacaktır. Kore ve Japonya’nın kripto paraları
vergiye tabi tutmak istemeleri de onların devletler düzeyindeki meşruluğunun
bir ifadesidir.
Kripto paraların piyasaya çıktığı günden buyana değerlilik hareket tarzına
göz attığımızda, görülecektir ki 2017’den bu yana Ethereum ve diğer kripto
değerlerin yükselişiyle birlikte Bitcoin’in piyasa değer dominansı şu an
%30’larda. Yani artık Google’da “bitcoin nedir” diye aratan bir yatırımcı
kitlesinden, Bitcoin’i görece daha iyi kavramış ve blok zinciri (blockchain)
teknolojisinin olanaklı kıldığı diğer projelere de ilgi duyan bir kitleye doğru
ciddi bir evrilme olduğu söylenebilir. Bu gelişme bana kalırsa marketin uzun
dönemdeki istikrarı için son derece pozitif bir somut ilerlemedir. Bitcoin veya
diğer kripto paralar değerlerinde düşmeye devam etsinler ya da etmesinler,
değerlerinin zaman içinde daha ‘sağlıklı’ olacağı kesin.
Bu arada kripto paranın kaynağı olan Blockchain’in sistemi, kamu
sektöründeki kullanımının ve teknolojinin getirdiği merkezsiz ve denetimsiz
güven mekanizması vasıtasıyla, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi
değiştirebileceğine de işaret ediyor!
Kapitalizmin iktisat teorilerini alt-üst eden bir sanal yazılım;
Kripto para
Kripto
yazılımlı dijital paralar; hiçbir hacmi olmayan, hiçbir yer kaplamayan, elle
tutulup hissedilmeyen, sesi ve kokusu olmayan, ancak kıtlık rantı teorisiyle
oluşturduğu yoğunluğuyla mevcut kapitalist sistemin iktisat teorilerini öz
kütlesiyle tehdit ediyor. Dijital para, devletin kontrolü dışında bir değişim ekonomisinin ve
yayılmasının gerçekliğini ifade ediyor. Konumuzun
özgün hali, burjuva iktisat sistemini ve buna bağlı olarak burjuva politik
iktisadını, toplumsal ilişkilerini sarsıyor, alt-üst ediyor. Bizim de bu çıplak
gerçekliği görme ve ezilenlerden yana olan yönlerini yorumlayıp irdeleyerek
açığa çıkarmamız gerekiyor.
Hiçbir otorite ve devletin denetiminde
olmayan Bitcoin ile diğer merkezsiz ve gizlilik odaklı kripto paralar,
dünyadaki en büyük en global değişimi sağlayacak yeniliktir diyebiliriz. Bu
yenilik; paranın kontrolünü ve gücünü devletlerin ellerinden alarak, onu
kullanmakta olan insanların ellerine teslim etmektedir. Bu, devletlerin
otoritesini, mevcut ekonomik sistemi tanımayan “özgürleştirici” teknoloji,
şüphesiz ki dünya devletleri tarafından ya denetimleri altına alınmak
istenecek, ya alternatifi geliştirilecek ya da bu teknoloji baltalanmak
istenecektir. Devletler bunu yapacaklardır. Ne
zannediyoruz, kapitalizmin öyle kolayca vaz geçeceğini mi? Kapitalizme
alternatif finansal bir sistem inşa edilirken ve insanlar bunu kullanmaya
başlarken, kapitalizm bunu seyretmez. Çünkü bu, kapitalizm için bir rekâbet
değil, onun varlığını hedefleyen bir gerçekliktir.
Wall Street ve tüm dünyada, finansal endüstri
bu konuda bir ayaklanma hâlinde.Bu
boşuna değil. “Yerimizi başkası alıyor” paniği içindeler. Bu durumun
getireceği varlık gereksiniminin ortadan kalkması ve yok oluşuna neden olacak
bu teknolojik devrimi kendi varlığını korumak ve başarı elde etmek için nasıl
ele alır, nasıl kullanır diye çırpınıyorlar. Blockchain
yazılımı ve kripto para, sömürü sisteminin elçileri olan
aracıları ortadan kaldırdığı için mevcut kapitalist sistemin işleyen çarkına
çomak sokup bozuyor. Kapitalizm yayılan bu tehlikenin gayet iyi bilincinde. Bu
yüzdende kendisini tüm ağır, hantal, klasik yanlarından arındırarak Blockchain sistemine
uyarlamaya çalışıyor. Bankaların da dahil olduğu farklı oyuncular
e-ticaret, dosya paylaşımı ve haberleşme gibi işlemler için Blockchain’i keşfetmeye
ve kullanmaya çalışıyor. Kapitalizmin bunu
başarmasında büyük bir engel olmadığını görmeliyiz. Çünkü çok esnek ve değişime
açık bir sistem olduğunu unutmamalıyız!..
Hiçbir şey yapmadan dünyanın en elit yaşamını süren, en zenginlerini oluşturan, dünyayı
yöneten bu sınıfların tam olarak yaptıkları şöyle: Düşünün, gelişmiş dünyadan
gelişmekte olan dünyaya en büyük
sermaye akışı kurumsal yatırım
veya yabancı yardım değildir. En büyük yatırım para havaleleridir. Bunun adı küresel diasporadır. Avrupa da yaşayan Türkiyelileri, Latin
Amerikalıları, Afrika ve Ortadoğuluları vd. bir çok kesimleri örnek alalım. İnsanlar
bir şekilde ve bir çok nedenden dolayı kendi ülkesinden çıkıp Avrupa’ya
gitmiştir. Ve ülkelerindeki ailelerine para gönderirler. Bu para havaleleri
‘gelişmiş dünyadan gelişmekte olan dünyaya doğru
akar gider. İşte bu dünyadaki en büyük sermaye akışıdır. Öyle ki,
istatistikler bunun yılda 600
milyar dolara tekabül ettiğini söylemektedir. Bu rakam her yıl gittikçe artıyor ve bu kişiler her havale karşısında
yapılan kesintilerden, alınan işlem
ücretleriyle kazıklanıyorlar. 600 milyar dolara tekabül
eden sermaye akışındaki işlem ücreti kesintilerinin astronomik rakamlarını düşünün
artık. Yalnızca bununla da sınırlı değil; Bankaların
gelirleri arasında işlem ücreti denilen kısım (EFT, havale, SWIFT, kart
aidatı) ülkeden ülkeye değişmekle birlikte kimi ülkelerde %10 iken kimi
ülkelerde bu %30 arasında bir oran tutuyor. Türkiye
bankalarında bu oran %20 civarında.İşte "Yerimizi başkası alıyor”
paniği içinde olan sınıfların ne kadar büyük miktarları ne kadar kolay bir
sömürü ağıyla kazandıklarının basit bir örneği. Ancak bu durum kripto para
sistemi ile üçüncü şahısların gereksinimi ortadan kaldırılarak tersine çevriliyor.
Blockchain yazılımı ve kripto para
olgusu, bu sınıfların varlığını tehdit
eden, insanlar üzerindeki asalakça sömürülerini ortadan kaldıran bir devrim
niteliği taşıyor. Kripto
paralardan Bitcoin ve türevleri bankacılık işlemlerinin yerini aldıkça, bankalar
%20’lik gelirin büyük kısmını kaybedecekler. Kripto para, sınıf mücadelesinin, uluslararası
kapitalist sistemin ekonomik döngüsüne karşı dijital alandaki devrimci hamlesi
olarak görülmesi gerekiyor…
Mudilerin bankaya para yatırmasının iki temel nedeni
vardı. İlki paranın çalınacağı korkusu, diğeri saklama zorluğu. Bitcoinler bunu
tamamen ortadan kaldırıyor. Çünkü şifrenizi kaybetmedikçe bitcoinleriniz
çalınamıyor. Bir kasaya da ihtiyaç yok. Bir usb bellek, bir bilgisayar ya
da bir cep telefonu sizin kasanız. Bunları kaybetseniz bile kurtarma şifreniz
sizde olduğu sürece paranızı geri getirmeniz mümkün. Cüzdanınızı pek çok yere
birebir ve birbiriyle etkileşimli biçimde kopyalayabilirsiniz de. Böyle bir
durumda insanlar bankaya para yerine bitcoin yatırma ihtiyacı duymayacaktır. Bu
durum, bankacılık sisteminin sonu anlamına gelir. Oysa bankacılık sistemi,
kapitalizmin vazgeçilmez öğelerinden biridir. Bankaların sağladığı krediler
olmayınca, yatırımlar duruyor, sadece çok güçlü öz sermayesi olan şirketlerin
ayakta kalabildiği bir tekelleşme ortaya çıkıyor ve yeni yatırımlar yapılamaz
hale geliyor.
[2]
Bankaların ortadan kalkması aynı zamanda kapitalizmin nefes borularının da
kesilmesi anlamına geliyor. Kripto para ile tüm dünya ortak bir para birimine
geçtiğinde, (Bu durum zaman gerektirecektir. Çünkü; mevcut klasik para sisteminin dünyada kabul görmesi, yüzlerce yıllık bir
zamanın sonucudur.) paranın kontrolü ilk
kez merkez bankalarından dünyanın sıradan insanlarına geçmiş
olacaktır.Çünkü merkez bankalarının yaptığı bir çok fonksiyon (Para
basmak, Ülke parasının değerini diğer ülke paralarına göre belirlemek, döviz
stoklamak vb. gibi) işlevsizleşir. Bankalara gereksinim kalmaz.
2009 yılında Blok zinciri teknolojisi ilk kullanım alanı olan Bitcoin ile
ortaya çıktığında, dört farklı bilim bir araya gelmiş oldu. Bu bilimlerin hepsi
mevcuttu fakat, hepsini bir arada kullanmak Bitcoin'in devrim niteliğinde
olmasını sağladı. Bitcoin ile dağıtık güven oluşturulup bankalardan bağımsız
bir para iletişimi sağlandı. Kayıtların ve transferlerin tutulması yöntemi yeni
bir veri tabanı yaklaşımı oluşturdu. Yeni bloklar oluşturulurken emeğin ispatı
anlamına gelen proof-of-work yaklaşımı ile madencilerin teorisini oluşturdu.
Madencilerin tüm bu işlemleri yaparken kriptografik hesaplamaların zorluğunu
arkasına alarak harcanan emeğin bir varlık/emtia/değer olmasını sağladı.
[3]
İnternetin ilk çağı, bilgi interneti, bize varlık getirdi ama paylaşılan bir
refahı değil. Çünkü sosyal
eşitsizlik artıyor.Bugün
dünyadaki savaşların temelinde bu sorun yatıyor. Varlık
oluşumumuz mevcut ama artan sosyal eşitsizlikler var. Mesela dünyadaki
mülk sahibi yüzde 70 oranda insanın sahip oldukları zenginliği hak etmedikleri
biliniyor. Ancak bunun karşısında bir şey yapılamıyor. Bu eşitsizliklerin çözümü
için yeni yaklaşımlar geliştirmeliyiz. Bunun tek yolu kişilerin, tekellerin,
kartellerin ellerinde biriken varlığı kitlelere dağıtmak! Sömürüye son vermek.
Bunun klasik yöntemleri tarihte mevcut. Ancak daha güncel, daha can alıcı, daha
köklü yöntemler geliştirilmelidir. Dünya, teknolojinin evrimiyle dijital küreye
doğru dönüşürken, teknoloji eşitsizlikleri ortadan kaldırabilmenin, sömürüsüz
bir dünya kurabilmenin fırsatını bir başka şekilde
deneme şansı veriyor.
Dijital çağın en güçlü iki
öğesi var. Biri bilgi, diğeri ise veridir. Bugünün
dijital dünyasında veriyi bir mal varlık türü olarak algılayın. Sizin
yaptığınız her şeyin çetelesini tutan ve asla unutmayan, önceki mal varlıklardan daha büyük bir
şey. İstisnasız herkes dijital
alanda bu veriyi yaratıyor. Yaptığımız her işlem, bir haber dahi açıp okuyup
çıkmak, girdiğimiz sayfa ve kaldığımız süreye kadar hepsi veri olarak
depolanıyor. Bu sanal izlerinizi,
bu verileri bir “mal varlığı” olarak düşünün! Bunu her gün her an yaratıyoruz ve bu dijital kırıntıların izini
arkamızda bırakarak, hayatımıza
devam ediyoruz. Bu kırıntılar
bizim eş görüntümüz içinde toplanıyor, yani
sanal hâlimiz oluyor. Sanal
hâlimiz, bizi bizden daha iyi tanıyor. Bu nasıl oluyor? Çünkü biz bir yıl önce
ne aldığımızı, ne okuduğumuzu, ne
yazıp söylediğimizi veya nerede olduğumuzu hatırlamayız. Ancak sanal hâlimizde toplanan
verilerimiz her şeyimizi açık seçik ortaya koyar. Her verimizden
alışkanlıklarımızı, kişilik özelliklerimizi çözümleyecek bilgilere dek
ulaşırlar. Öyle ki, bu verilerin toplamından kimlik yaratmak için sahibinin siz olduğunuz sanal sizi
yaratmak üzerine kafa yoran
şirketler dahi mevcut. Bu veri
tabanı sizinle birlikte hareket hâlinde. Dünyanın
neresine gidersek gidelim, ne yaparsak
yapalım unutmayan bir karakteri var. Öyle
ki hoşlandığınızı bildiği ürünleri dahi sürekli size reklam olarak sunuyor. Bilgi
mahremiyetimizi yok ediyor. Oysa bilgi mahremiyeti özgür bir toplumun
temelidir. Kapitalizm de özgür bireyler
değil, tüm kişisel verileri tek merkezlerden havuzlandırılmış modern köleler
konumundayız. Kapitalizm bizim verilerimizi bu vb. vesilelerle alarak
kendisine de kullanma yetkisi veriyor.
Sonuç olarak;
Sanal paralar,
500 milyar dolarlık büyüklükleri ile dünya ekonomisi içinde halen küçük bir su
damlası gibidir. Dünya altın piyasası 8 trilyon dolar, küresel hisse senedi
piyasaları 75 trilyon dolar, küresel para piyasaları 90 trilyon dolar,
gayrimenkul 200 trilyon dolar civarında yani Bitcoin'in 1000 katına kadar
değerler görebiliyoruz. Bu parasal büyüklükler Bitcoin’in yanında devasa kalır.
An itibariyle hiçbir devlet için tehlike arz etmiyorlar. Ancak büyüme hızı çok
kısa sürede trilyon dolarları fazlası ile aşacaktır. Şu ana kadar ki Bitcoin
alıcılarının büyük çoğunluğu teknolojiye yatkın genç insanlar ve küçük çaplı
akıllı yatırımcılardır. Onların Bitcoin’i taşıdığı seviye 500 milyar dolar
oldu. Çok yakın gelecekte kurumların ve devletlerin Bitcoin alışlarına şahit
olacağız ve Bitcoin piyasasının büyüklüğü çok kısa süre de trilyon dolar seviyesini
geçmiş olacaktır. Dalgalanmaları da Bitcoin bir dünya parasına dönüşene
kadar azalarak devam edecektir.[4]
Halihazırda dünya ticaretinin en revaçta
para birimi olan dolar, dünya ticaretinin para akışını sağlayan küresel finans
sistemi üzerinden dünya ekonomisi ve siyasetine yön veren ABD’nin, ve tabi ki
kapitalist sistemin mevcut düzenine meydan okuyan kripto paraya karşı,
yasaklama ve itibarsızlaştırma şeklinde karşılık verilmekte. Rusya, ülke içi ve
giderek ülkeler arası Kripto Para kullanım pratiklerini çeşitlendirmeye
uğraşıyor. Bu gidişata kendisiyle ekonomik ilişkide bulunduğu (mesela Kripto
Para hazırlıkları yapan Kazakistan, Azerbaycan ve hatta Şangay Bloku üyesi)
ülkeleri de dahil etmeye başlarsa işte o zaman para kavramına ilişkin tarihin
akışı değişir. Kripto Para alanındaki olası bu hareketlerin önümüzdeki dönem
dünya ekonomisi ve hatta siyasetinde ilginç bloklaşma ve çatışmalara yol
açabileceği kanaatindeyim.
Kripto paraların, dünya ekonomik sisteminde oluşturması muhtemel değişiklikleri burada
saymakla bitiremeyeceğiz. Zira makalede uzadıkça uzadı. Ancak şu çok açık;
objektif baktığımızda kripto para, her ülke için, dünyanın hegemonik parası
olan ABD Doları'na bağımlılıktan kurtulmanın yolunu da açıyor. Öyle ki, bu
durum ABD dışındaki ülkeler için de büyük avantaj sağlayacaktır. Kripto para, bu hegemonik tekeli kırmakta oldukça iyi ve
kararlı bir oluşum olarak görülüyor.ABD,
doların dünyadaki etkinliğini yitirmesinden kaynaklı tedirgin halde olsa da,
yukarıda da vurguladığımız gibi kapitalizm çok esnek ve değişime açık bir sistem. ABD, bünyesinde
barındırdığı zeki insanlarla bu yeniliğe çok hızlı bir şekilde kendisini
uyarlayacağı da ayrıca bir gerçek. Hatta sanıldığı aksine bu yeni devrime en
çabuk uyum sağlayan devletlerden biri olacaktır. Durumu erken fark edenin büyük
avantajlar sağlayacağı bir dünyadayız. Bu farkındalığı dünyanın ezilenleri fark
edip bir adım öne geçmenin yol ve yöntemlerini yaratma çabası içinde olunabilir.
Kripto para bugünü değiştirip, geleceği şekillendiriyor. Küresel çapta alternatif bir değişim aracı olma yolunda zirveye doğru çıkıyor. Banka sistemini, Dolar, Euro vb gibi para birimlerinin dünya üzerindeki hegomanyalarında, merkezssizlik ve takip edilemezliğinin getirdiği gizlilik yönleri ile ciddi düzeyde kırılmalara yol açıyor. Bankaların ödeme ve kredi mekanizmalarının yerine alternatif yeni teknolojik ödeme sistemleri ve merkeziyetsiz kredi sistemlerinin yanısıra, akıllı cüzdanlar banka hesaplarının yerini alacaktır.
Sonuç olarak; kripto para piyasası, kimi çevrelere göre "kalıcı olmayacaktır" fikrinin tam tersine kalıcıdır! Çok değil kısa zaman içinde de dünya ölçeğinde yeni bir varlık sınıfı olarak kabul edilecektir. Küresel finans sisteminin ayrılmaz ve kaçınılmaz bir parçası ve zorunlu sonucu haline gelecektir. Kapitzlizm sürekli gelişim ve değişim halinde. Kendisinde büyük devrimler yapıyor. Teknolojideki gelişmede yaşanan devrim ise bugün kapitalist sistemin Nirvana'sına ulaşmasını sağlamış durumda. Kripto para geleceği şekillendirirken, kripto para alanında daha fazla inovasyonlar göreceğimiz kesindir.
Bitti...
[2]
http://www.idealhaber.com/yazar/koray-pehlivanoglu/bitcoinin-ekonomi-politigi-(2)/400.html
[3]
http://blokzincir.bilgem.tubitak.gov.tr/blok-zincir.html
[4]
http://www.idealhaber.com/yazar/koray-pehlivanoglu/bitcoinin-ekonomi-politigi-(2)/400.html