30 Haziran 2020 Salı

Rıza Baba ve Gule Ananın Anısına…

 Rıza Baba ve Gule Ananın Anısına… 

 

H.GÜRER

30 Haziran 2020

 


Herkesin şu yaşamda biyolojik bir ana ve babası olur. Kimilerinin bir de maneviyatta ana-babaları olur. Bizim ise manevi ana ve babamız çoktu. Çünkü dostlarımızın her biri bizim için kardeşten öteydi. Onları doğuran, büyüten, var eden, yetiştiren ve dostumuz olma güzelliğini yaşamamıza vesile olan her ana-baba da bizim için aynı değerdeydi. Öyle evlatlar yetiştirdikleri için...

 

Buradaki amacım “Eski dostluklar-eski zamanlar iyiydi” duygusallığına girip geçmiş güzel şeylerden bahsetmek değil, (duygusallık güzel ve insanı var eden temel olgu, ancak bu, çirkinleştirilen şu dünya da büyük kusur haline getirildi!) yaşadığımız an ile kurulan ilişkinin ve evrilen yaşamsal prensiplerin, yaşam ve düşünüş tarzının, sevgi, sadakat, samimiyet, dostluk ve aşkın dejenerasyonuna küçük bir dokunuş ve bir de tabi ki ölçülemez bir zaman parçasının küçücük bir zerreciğini Gule Ana ve Rıza Baba şahsında size anlatmak istiyorum...

1 Aralık 2019 Pazar

“Önem bakışında olsun, bakılan şeyde değil…”[1]

“Önem bakışında olsun, bakılan şeyde değil…”[1]
(Yobazlığa denk gerici bir bakış açısı ve anlayışı üzerine eleştirel notlar…)

H.Gürer
1 Aralık 2019

Yazımın ana konusu 23 Kasım 2019 tarihinde YDG’nin düzenlediği 29. GKSF’de “şehitler” kutsalına saygısızlık olacağına hükmedilen Oryantal dansın sergilenmiş olmasıdır. Geçmişte uzun bir dönem öznelerinden biri olduğum YDG kolektifine karşı oryantal dans denkleminde “şehitlik”, “devrimci ahlak” ve “kutsallara saygısızlık” parametreleri bağlamında başlatılan ve sürdürülen örgütlü cinnet halinin örgütlenmiş linç girişimine karşı bir tavır koyma sorumluluğu duyuyorum. Bu tutum, haksız ve yanlışlara karşı tavır alıp doğruyu söylemek için ille de siyasi bir oluşumun doğrudan mensubu olması gerekmediği bilincidir. 

Öğrencilere dakikada 20 bin kelime okumayı vaat eden 'Kuantum okuma kursları' ile ve güneş yörüngesinden çıkıp yüzyıllarca yıllık yolculuklarla yeni gezegenler arayan bilimsel gelişmeler karşısında nerede durduğumuza ve nelerle meşgul olduğumuza bakınca niteliğimizin ahvali de ortaya çıkıyor…

31 Aralık 2018 Pazartesi

2019 yılına girerken…


Edvard Munch’un “Çığlık” tablosu...

H. GÜRER
31 Aralık 2018

Işık hızında bilgi gönderip iletişim kurabildiğimiz şu çağda
Birbirimizi anlayamıyor ve anlaşılamıyor oluşumuzun
ters bir denklemi içindeyiz!.. 


Ben her zamanki gibi yeni yıl için güzel dilek ve temennilerde bulunmaktan çok, her gelen yılda bizi bekleyen olgulara değinme tarzımı sürdüreceğim. Bu pek çokları için can sıkıcı olsa da mesajlarımın reel olduğuna inanıyorum!.. Salt bireye dönük bir dilek ve kurtuluş umudum olmadı olmayacak hiçbir zaman… Çünkü birey içinde yaşadığı dünyayla diyalektik bağlarla kopmaz bir şekilde bağlı/bir bütün! Bundandır ki, kişisel duyguları okşayan temennilerden çok, bireysel ve toplumsal olarak düşünmeye sevk eden, geleceğe doğru itekleyen vurgulara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu düşünsel yöntemim pek çokları tarafından “yeni yılda da bunlar mı yazılır” şeklinde karşılandığından, geleceği önceden yakalamanın derin anlaşılmazlığı ve yalnızlığını sıklıkla hissettiğimi de itiraf etmiş olayım…

30 Kasım 2018 Cuma

Bir şair öldü bugün…

(Şair Refik Durbaş’ın Anısına, Saygıyla…)
H.GÜRER
30 Kasım-1 Aralık 2018

Bir şair öldü bugün; Daha tükenmeden mürekkebi kaleminden, tamamlamadan yarım kalan şiirlerini, yazmadan son şiirini… O şair ki, bir şiiriyle iz düşmüştü yaşamımın zorlu ve önemli bir kesitine… Oysa o an’a dek ne çok şairden ne eşsiz şiirler okumuş ve etkilenmiştim. Zira bahsettiğim şiiri de başka zamanlarda okumuştum. Ama o zor, ağır koşullarda ilk defa okuyor gibiydim. Bu şiirin yaşamımın çok önemli bir kesitine izdüşümünü anlatacağım size. Ama önce o koşulları, o yaşanılanları, o zamanı anlatmalıyım. Ancak o zaman daha iyi anlaşılacaktır şiirin de şairin de hayata bıraktığı iz… 

2 Eylül 2018 Pazar

Bir deneme kitabı: Kırık Sesler...

Yıllardır yerli ve yabancı birçok gazete ve dergilerde yazan gazeteci – yazar Aydın Dere’nin KIRIK SESLER kitabı artık piyasada. Dere’nin kitabı Ozan Yayıncılıktan çıktı.

Edebiyatta deneme türü olan KIRIK SESLER kitabı, 28 edebi denemeden oluşuyor. Ayrıca denemelerden ikisi ödül almış. Güncelliğini yitirmeyecek edebi ve felsefik aforizmalardan oluşan kitabın önsözünde yazar ve editör Necmettin Yalçınkaya şu değerlendirmeyi yapıyor.

21 Ağustos 2018 Salı

“Bayram” mı!?


“Bayram” mı!?
H.GÜRER
21 Ağustos 2018
Barbarlığın realist tasviri bu tabloda! Bu mesele yüzyıllarca 
tartışıldı ve hâlâ da tartışılır yeri geldikçe... Bu yüzden 
empati herkese lazım.... 

Hayvan katliamına “bayram” diyemiyorum. Böylesi büyük bir canlı katliamına “bayram” diyenlerinde aklına şaşıyorum. Bu kısa ve yüzeysel sitemim özellikle de kendisine “aydınım, ilericiyim, demokratım, solcuyum, sosyalistim vs. vs." deyip “bayram mesajı” atanlara! Tüm gün kendisini bu sıfatlarda tanımlayan bir çok dosttan “bayram mesajı” aldım. Her bir mesaj gönderene özelden tek tek düşüncemi yazmaktan yoruldum. Bundandır ki, toplu okunması için bu konuya dair açık düşüncemi ifade eden bu kısa yazıyı paylaşıyorum. Ve “Kurban Bayramı” gibi “tanrılara” “adak adamak” ve “kurban” olarak başka bir canlıyı katletmek gibi inançların genelini kapsayan genişçe bir makale kaleme almanın zamanı geldiğine inanıyorum.

24 Nisan 2018 Salı

Kripto paranın Ekonomi Politiği-IV

Kripto paranın Ekonomi Politiği-IV
H.GÜRER
25 Nisan 2018

Peşin/Cash ödeme devri kapanmak üzere!
Konser, sinema, tiyatro, müze giriş biletlerinden; metro, tramvay, uçak, teren, uber taksi yolculuklarına, online satış mağazalarından, pizza-sushi yemek siparişlerine kadar yaşamın her alanında nakit/cash olmayan elektronik ödemelerle ihtiyaç ve gereksinimler karşılanıyor. Hatta elektronik ödeme ile İstanbul’dan Amsterdam’daki sevgilinize bir demet gül ve hatta başkaca hediye paketleri dahi göndermeniz mümkünken, aynı şekilde İstanbul’dan New York da okuyan çocuğunuza pizza siparişi dahi vermeniz, mahalle bakkalına gidip ekmek almaktan daha basit!

21 Nisan 2018 Cumartesi

Protest müziğe yeni bir nefes; SUSMA…


H.GÜRER

21 Nisan 2018


“Bir miIIeti tutsak etmek isterseniz,
müziğini çürütün…” Confucius

Alev-alev yanan güneşten kopan milyarlarca gezegenden biri olan küçük dünyamızda madde canlılaştı, kendi bilincine vardı. İnsan, ateş yakmayı, demir eritip ona şekil vermeyi, âlet üretip onunla kendini koruyup hayatta kalmayı, onunla toprağı işlemeyi, çalışıp düşünmeyi, dünyayı kavrayıp onu değiştirmeyi ve ona hükmetmeyi öğrendi. İnsan, eylemsel gücüyle doğayı değiştirebilen, ilkel doğayı değiştirerek yepyeni bir doğa; insansal bir doğa inşa etti. Yaşamak için zorunlu görevlerini doğadan ürettiği sayısız âletlere yükleyerek, içinde rahatça yaşayarak düşüncesini, yeteneklerini geliştirecek yepyeni bir doğa kurdu. Organlarının eksikliğini giderdi; kanatları yerine uçak yaptı. Organlarının görevini aştı; göremediği uzaklıkları dürbünle gördü. Organlarının yükünü azalttı; merdivenle çıkacağı yere asansörle çıktı. Böylelikle insan, eylemsel çabasıyla, ilkel doğadan sıyrılarak insansal bir doğa üretti.Bu anlamda insan düşünen, âlet yapan, üreten, değiştirme eylemine sahip olan bir canlıdır. Diğer canlıları evcilleştirmeyi ve toprağı işlemesini öğrenen insan, göçebelikten yerleşik yaşama geçti.

19 Nisan 2018 Perşembe

Kripto paranın Ekonomi Politiği-III

Kripto paranın Ekonomi Politiği-III
H.GÜRER
19 Nisan 2018

Kripto paranın oluşumu

“Para nihayetinde bir algı meselesi”

Adam Smith

Kripto paranın oluşumu için Blockchain sistemini anlamak gerekiyor. Bitcoin’in finansal bir değer olarak popülerleşmesi Blockchain’in arka planda kalmasına neden olsa da, Blockchain sistemi geleceği şekillendirme dinamiklerine sahip. Son yıllarda bir finansal değer olarak dünyanın gündemine giren ve klasik kapitalist iktisat sistemini tehdit eden dijital/kripto paraların; alt yapısını ve üretimini sağlayan, para madenciliğine Blockchain denilmektedir. Blockchain (Blok Zinciri), yüksek teknolojik donanımlı bilgisayarlarda üretilen, kodlar arasında yani veriler arasında bağlantılar (zinciler) oluşturmak anlamına gelir. Ki, coin üretimin esası budur. Bu üretilen blok zincirli kodların bir araya gelmesi ile oluşan her bir veri, coin yani kripto-para olarak adlandırılır. Günümüz Internet dünyasında pek çok alanda (multimedya, haberleşme, web ara yüzü vb.) veri transferi yapılmaktadır. Blokzincir ise, bu verilerin haricinde değer atfettiğimiz varlıkları da transfer etmemizi sağlayan dağıtık bir veritabanıdır. [1] Blockchain teknolojisi ile insanlık tarihinde ilk kez, birbirini hiç tanımayan, yüzünü görmeyen, dünyanın dört bir köşesinde ki insanlar birbirine güven duyabilir ve birebir işlem yapabilir. Bu güven büyük kurumlar aracılığıyla değil, iş birliğiyle, şifreleme ile, bir çeşit akıllı kodlama ile oluşturuluyor.  

13 Nisan 2018 Cuma

Kripto paranın Ekonomi Politiği-II

Kripto paranın Ekonomi Politiği-II
H.GÜRER
14 Nisan 2018

“Değer” nasıl ortaya çıkar? Onu ne belirler?

Meta üretiminin ekonomik yasasına değer yasası denir. Değer yasası, metaların değişimi, onların üretimi için toplumsal bakımdan gerekli-emek miktarına göre gerçekleşir. Başka bir deyişle, değer yasası, metaların birbiriyle değişimin, bir değere göre yapıldığı anlamına gelir. Bu demektir ki, değişimi yapılan metalar, eşit miktarda toplumsal bakımdan gerekli emek içerirler. Bundan dolayıdır ki, bir metanın fiyatı (fiyatın, değerin para biçiminde ifadesi olduğunu anımsayalım) kendi değerine tekabül etmelidir. “Ekonomi Politik” kitabında “Bir meta değerinin, başka bir metanın değeri ile belirlenebilir hale gelmesi, değerin tam yada gelişmiş biçimidir” [2] der Nikitin. Ve devam eder; “Meta üretimin çoğalması ve değişimin genişlemesi, tek bir eşdeğerin kabûlünü zorunlu kıldı, çünkü, genel eşdeğer olarak kullanılan metaların birbirinden farklı olmaları, değişimin gelişmesini zorlaştırıyor, genişleyen pazarın gereksinimleriyle çelişkiye düşüyordu.

11 Nisan 2018 Çarşamba

Kripto paranın Ekonomi Politiği-I

Kripto paranın Ekonomi Politiği-I
H.GÜRER
11 Nisan 2018

Bu makale, günümüz klasik para olgusunun ve mevcut sistemin tarihsel oluşumunu, gelişmesini, döngüsünü ve mantığını özetlemeye çalışmakla kalmayacak, geleceği şekillendirecek, sistemleri ve yaşamı değiştirecek kripto paraların dünyayı nasıl değiştireceğine de dikkat çekmeye çalışacak. Şüphesiz ki, eksik tonlarca yan kalacaktır. Kapitalist iktisat ekonomisi üzerine yüzyıllardır binlerce kitap yazılırken bizim bunu eksiksiz olarak bir makalede sunmamız zaten gerçekliğe aykırı olurdu. Burada amaç küçük verilerle bir yaklaşım ortaya koyarak perspektif çizmek, bilinç ışımasına küçük bir katkıda bulunmak. Geleceği şekillendirecek ve gerek klasik kapitalizmin gerekse onun iktisat yasalarını alt üst edecek çok önemli bir gerçeğe; kripto paralara dikkat çekmek!

19 Ocak 2018 Cuma

İran’da geleceğini arayan halk hareketleri… (IV)

(DOSYA: İran ve Ortadoğu!)
H.GÜRER
19 Ocak 2018

Geçmişten bu yana Türkiyeli ‘sol’ güçler, dünyanın dört bir yanında gelişen halk isyanlarına karşı üstün “analizlerinde” bulunurken, her zaman “arkasındaki emperyalist odaklar” şüphe ve endişesiyle, gelişen halk hareketlerine ve başkaldırılara egemen güçlerin “oyunu-tezgahı-planı ve kontrolleri altında sürdüğü vb.” perspektifinden yaklaşır oldu. Bu yaklaşımı tümden reddetmemekle birlikte, önemsenip hesaba katılması gereken bir nokta olduğunu belirtelim. Ancak, işin bu yanı hesaba katılırken, gerçekçi bir analiz, gerçekçi bir değerlendirme ve çözümleme için toplumsal ayaklanmaların iç ve dış çelişkilerini, onları harekete geçiren dinamikleri de çok yönlü irdelemek doğru ve bilimsel olan yöntem olacaktır. Hele de, uzun yıllardır İslamcı-baskıcı-gerici ve sömürücü molla rejimi ile yönetilen İran’da kitleler sokağa dökülüyorsa, bu sistemle toplumun derin çelişkilerini, isyan yelkenini “dış güçlerin rüzgarı”yla doldurmaya hiç de gerek kalmayacak kadar haklı gerekçeleri olduğunu bilmek gerekir.